24-25 aralık günlerinde İstanbul’da idik Emre ile. Hem toplantım vardı hem de Emre son İstanbul yolculuğumda çok ağlamıştı. Söz vermiştim seni de götüreceğim diye. Cumartesi sabah erkenden uçağa bindik, inerken biraz huysuzlandı. On gibi abime teslim edip toplantıma geç kalmış olsam da ulaştım. Akşam üzeri yengemle buluştum, takıldık biraz. O geceyi yeğenim ve annesinin evinde geçirdim. Tanıdık yüzler, ortak geçmişimiz, bir sürü anı..İyi geldi.
Ertesi gün avm’lerde sersem olmaktansa öteden beri duyduğum Kidzania’yı deneyelim dedik. Yeğenimi de alarak 11 gibi Akasya AVM içindeki alana ulaştık. Ayrı bir girişi var. Gişede bilet alıyorsunuz. Çocuk 60, yetişkin 30 lira. İçeirde yeme içme dışında ayrıca para ödenmiyor. Hepimize birer bileklik taktılar, çocukların yaşını kaydediyorlar ve bilekliği okuttuğunuzda hepsi görünüyor, bu nedenle ben dışarı çıkamadım tüm gün çünkü 12 yaş altı yanında yetişkin olmadan içeride bırakılamıyor. Bundan şikayetçi olduğumdan bana bir mail yazmış ve 50 lira karşılığında refakatçi bir abla tayin edilebildiğini belirtmişler, sormakta fayda var.
Ne yapacağımızı pek de anlamadan daldık Kidzania’a. Öncelikle mekan boğucu, loş, kasvetli ve gürültülü. Yapay ışıklar iyice iç karartıcı. Gökyüzü efekti verilmiş tavan, plastik ağaçlar filan olmamış. Hedeflenen ”çocukların gerçek hayatı deneyimlemesi” oldukça zor, 20’şer dakikalık aktivitelerle mi anlayacak çocuk neyi sevdiğini?
Geniş bir kat düşünün yan yana onlarca dükkan sıralanmış. İçeri 5-6 kişi olmadan tek çocuğu almıyorlar ; bazı yerlerde grubun tamamlanmasını, bazı yerlerde sıra gelmesini bekliyorsunuz. İtfaiye, ajan merkezi, emniyet, benzinlik, hastane gibi yerler hep dolu oluyor. Emre de sırayla hastane, itfaiye, kargo dağıtımı, suşi yapımı, otomobil tamiri- tasarımı, benzincide pompacı-temizlikçilik, bankacılık, pilotluk, kasiyerlik, teknosada çalışmak gibi şeyler denedi. Koşturup durdular yeğenimle. Ben de çaresiz ayakta bekledim onları, aralarda banklar vs var ama çok uzaklaşamıyorsunuz çocuğu gözden kaybetmekten korkup. Kalabalıktı tabi ki. 6 yaş altı için bence uygun değil. 4-6 arası için pek aktivite yok. Mekan bunaltıcı, ana-babalar perişan görünüyordu öyle avare avare dolaşırken.
Komşu Fırın, Bodrum Mantı gibi yiyecek-içecek yerler var ama ancak çocuğunuzun yanına 12-13 yaşında birini koyabilecekseniz oturursunuz. O zaman da çocukların ilgi alanları, yapmak istedikleri şeyler farklı oluyor. Özetle ben pek beğenmedim, mutsuz oldum ama Emre ve yeğenim memnun görünüyordu.
İstanbul dev binalar ve alışveriş merkezlerinden oluşan tuhaf bir şehir olmuş. Çocukları alıp da şöyle bir deniz kenarı, orman gezisi yapayım derseniz 2-3 saat yol gitmeniz lazım. Öyle ortalıkta kafe-restoran da yok. Her şey dev avm’ler içinde; yeme-içme, alış veriş, eğlence, market, kırtasiye..
Arkamıza bakmadan koşarak Bodrum’a döndük demek isterdim ama Emre havaalanında resmen bir daha ne zaman geleceğiz diye ağladı.
Eh, bu da böyle bir 2016 anısıydı, dursun bir kenarda.
Gökdelen görmüş masum köylü |
TÜM YORUMLAR
ilgisini çekmesi sevmesi çok normal ama yaa 🙂 ne güzel eğlenmişler :))
Onlar mutluydu evet benim aklım diğer mağazalarda kaldı ama 🙂
Yazini okuyunca istanbul dan ayrilmanin dogru bir karar oldugunu bir kez daha anladim. Cocuklari gezmeye gotururuz belki bir gun biz de
Şükürler olsun, vakitlice kaçtık İstanbul'dan.