Yazarı Serkan Karaismailoğlu, ‘‘Bu bir nöro-roman yani sinir-bilimsel gerçeklerin, belli bir kurgu ve hayali karakterler eşliğinde okuyucuya sunulduğu bir roman türüdür.” demiş. Çok doğru, o kadar çok ayrıntı var ki nöroloji ve tıpla ilgili özellikle bu alanlara ilginiz varsa kitap sizi havalara uçurabilir.
Yazar aldığı fizyoloji eğitiminin hakkını vermiş. Oldukça meraklı bir adam olsa gerek çünkü kelimelerin kökeninden tutun da yapay zekaya, derin öğrenmeden derin devlete onlarca konuda bilgiler vermiş. Bazıları beni çok şaşırttı mesela pareidolia adını verdikleri bir yüz tanıma sisteminin aranan bir insanı tüm güvenlik kamera kayıtlarında çok kısa sürede arayıp bulması. Bu kısımlar ”Black Mirror” tadında olmuştu ve özel yaşamın gizliliği diye bir şey olmadığını bir kez daha anladım. Nerede, ne yapıyorsak olalım gözetleniyor ve kayıt ediliyoruz.
Konusu Nedir?
Bir sürü tuhaf isimli karakter var. Devin, Perit, Meryam, İlias, Alef, Vera, Galen ve esas kız Tesla. Neden bu isimler seçilmiş merak ettim doğrusu. Telaffuzu zor, tuhaf isimlerden hiç hoşlanmam. Alef ve Tesla’nın özel yetenekleri var. Alef bunu biliyor, kokuları renk olarak da algılıyor ve bu sayede ünlü bir şef olmuş. Harika görünen bir hayatı var ancak çocukken yaşadığı büyük bir travma nedeniyle ruh sağlığı yerinde değil ve intikam peşinde.
Tesla yazarın dişi versiyonu. Tıp fakültesini bırakmış, sürekli okuyan araştıran, bilimsel makale takip eden, çok da güzel bir kız. İlias ve Galen Tesla’ya aşık.
Kurgunun merak uyandıran yanı Tesla’nın ablası Meryam’ın ortadan kaybolması. Onu bulmak için adını saydığım tüm bu karakterler bir araya geliyor ve karanlık sırlar ortaya çıkıyor. Başlarda ağır gitse de yarısından sonra elimden bırakamadım, merak unsuru sonuna kadar çok iyi korunmuş ve ustaca kurgulanmıştı.
Neleri Sevdim?
Her bölümün başında yer alan alıntılar nefisti. Bir çoğunu not etmek istedim ve Hobbes’un Leviathan isimli kitabını sırf aşağıdaki cümleden sebep sipariş verdim.
Serkan Karaismailoğlu ile yaşlarımız yakın olmalı. Bizim kuşağın zeki ve çalışkan çocuklarındaki ”Her şeyi bilmeliyim, bilgi güçtür, önemlidir” algısını onda da hissettim, azminden, merakından ve bunca bilgiyi çöpe dönüştürmeden kullanabilmek için bir yol bulmasından çok etkilendim. Dün youtube kanalında gezindim, kitap tavsiyesi aradım, elbette kitap-film tavsiye ettiği özel videolar yapmış 🙂 Çok hoşuma gitti. Akşam birini izledim bile. Bir sonraki yayında onu yazacağım.
Neleri sevmedim?
İsimleri sevmedim.
Refleks olarak değil de ”refleksel olarak” yazması editörün gözünden nasıl kaçmış? Sık kullanılan bu iki kelime rahatsız edici geldi.
Bazı yerlerde bilimsel bilgiler, ayrıntılar çok uzamıştı. Daldan dala atlanmıştı ve okumak yorucu oldu. Her kelimenin köküne kadar inilmesi ara ara gereksiz geldi.
Sonuç:
Bir daha okur muyum? KESİNLİKLE OKURUM! 10 üzerinden 8 verdim bu kitaba. Tavsiye ediyorum gönül rahatlığıyla.