Multitasking ve Daimi Zihin Yorgunluğuna Çözümler

Aralık 6, 2022
103
Views

Aynı anda pek çok şey yapmak mesela biriyle konuşurken bir yandan da whatsap mesajlarını okumak ve onlara cevap yazmak hatta sesli mesaj kaydetmek benim için multitasking’in tanımı. Ben şu anda bu yazıyı yazıyorken arka planda pasaport randevu penceresi, maillerim ve bankanın sayfası açık. Annemi yarın doktora ve biyometrik resim çektirmeye götüreceğim. Emre için kitap sipariş ettiğim BKM’nin kargosu gecikti ve adamlar benden sipariş numamı ve iptal etmek istediğim kitabı yeniden mail olarak istiyor. Yazı yazmayı bıraktım, müşteri hizmetlerini aradım ve şu anda hem onların bekleme müziğini dinliyor hem yazmaya devam ediyorum.

Durumu tam olarak özetleyen bir internet şeysi:

Neden Böyle Olduk?

Pek çoğumuz için artık yaşamak böyle bir şey; BOŞ BOŞ DURMAK, AYLAK AYLAK SAĞA SOLA BAKMAK gibi kavramları unuttuk gitti. Boş kaldığımız ilk anda telefona yapışıp kaydırmaya başlıyoruz ve bunu da dinlenmek sanıyoruz. Yaşlısı, genci, ev hanımı, çalışanı fark etmiyor sanki tüm insanlık ekran bağımlısı oldu çıktı. Ben bile -ki mütevazi olmayacağım tek konu budur- kitap okumakta zorlanıyorum. Kitabı elime aldığım anda aklıma yapmam gereken bir şey geliyor ve ne yazık ki bu şeylerin yüzde doksan dokuzu bir şey satın almakla ilgili oluyor. Şimdi bu yazıyı yazarken bile şubat tatili için İstanbul bileti bakmam gerektiğini düşünerek Pegasus’a baktım, sonra tatilin tarihleri için Google’a baktımi sonra bir masa takvimine ihtiyacım olduğunu fark ederek trendyoldan masa takvimi baktım ama takvim 30 lira kargo bedava limiti 75 lira olduğu için vazgeçtim. Yani sonuç sıfır; ne bilet aldım ne takvim. Sadece gezindim ve vakit / enerji kaybettim ve zihinsel olarak epeyce yoruldum.

Bence online işlemler multitasking’in en önemli tetikleyicisi. Belki mağazadan 1000 liraya alacağımız şeyi 650 liraya alıyoruz ama saatlerimiz ürün araştırması, yorum okumak, kıyas yapmakla geçiyor. Ayrıca ayakkabı gibi ürünler genellikle iadeye gidiyor ve o da ek bir iş oluyor. Ürünü almamız yetmiyor, yorum yapana puan vs derken bir de üşenmeyip yorum yazıyoruz. Elbette her sorun gibi bu da politik. Alışveriş bağımlısı olmamız alım gücümüzün acayip düşmesi ile çok ilgili. Bot, kazak, tayt, çocuğa ayakkabı hatta uçak bileti almak büyük planlamalar gerektirmemeli değil mi? Ama popomuzu silebilmek için bile indirim kovalıyor, stok yapıyoruz. Sürekli alışveriş / satın alma/ para harcama döngüsündeyiz. Oysa şunu biliyoruz: Her ürün bir şekilde indirime giriyor. Bu kadar strese gerek yok. Belli ki bu hissiyat kahrolası pazarlamacılar tarafından özellikle oluşturuldu. (Büyük resmi gördüm, aferin bana!)

Multitasking durumu için kolaylaştırıcı faktörler :

  1. Elimizde kalan tek hazzın satın alma hazzı olması. Yeme-içme-gezme-misafir çağırma ; hepsi çok pahalı ama telefona bakmak bedava.
  2. Bir ürünü 10 lira daha ucuz almayı ”Başarı” olarak algılamamız
  3. Ekonomik atmosferimizden sebep arabaya binebilmek, kaliteli/markalı bot-mont-çanta kullanabilmeyi yüksek sınıf göstergesi olarak algılamamız
  4. Özellikle instagram yüzünden herkesin bir tür ”şovmen” olması. Annane-babannelerin masumca söylediklerinin bile ”tık almak” için malzeme haline getirilmesi. Bebeklerin doğar doğmaz hatta daha doğmadan anaları tarafından insta hesabının açılması. Engelli oğlu olan bir baba var mesela; çocuk vefat etmiş kısa süre önce ama beyefendi her gün neredeyse oğlanın bir resmini koyup altına da ” sen benim ışığımsın, hayatımın anlamısın, seni verene sonsuz şükür” gibi hipertrofiye uğramış sevgi ifşaatlarında bulunmuş. Neden ? Daha da önemlisi ben bunu neden görüyorum?
  5. Paramla alacağım ürün için DM’den yazışmak zorunda olmam ve sanki onu almak için çaba harcamışım zannı ile o ürünün gözümde değerinin artması.
  6. Komşuya gitmek, arkadaşla buluşmak, çocukların sokakta oynaması, akraba ziyareti gibi ”yüz yüze” yapılan işlerin neredeyse yok olması. Bunların yerini dijital etkileşimin alması. Bir kuzenin resmini beğenince onunla ilişki kurmuşuz yanılsaması. Ayrıca bizim kuşağın bile artık yüz yüze iken bir tür rahatsızlık duyması. Konuşmayı sürdürememesi.
  7. Büyük küçük herkesin tehdit olarak algılanması. Çocuklar zorba, komşular art niyetli- çıkarcı ve sinsi. Ayrıca kimin cinsi sapık olup olmadığı belli değil. Akrabalar zaten yılan.
Görsel size ne çağrıştırıyor?

Teşhiste iyiyim galiba.

Ya reçete? Çözüm?

  1. Her sabah 5 dakikayı o gün mutlaka yapman gereken şeyleri not etmek ve günü planlamak için ayır. Birine bir söz mü verdin? Ne kadar basit olursa olsun fark etmez, söz sözdür. Not et. Basit işler de olsa arka planda sürekli dönen bozuk bir plak gibi seni rahatsız edecektir.

2.Bir işi tamamlamadan bırakmamak. Kaç kişi aranacaksa ara, sonlandır, bir daha karşına çıkmasın ve bunu şimdi yap !

3. Söz vermemek. Yapabilirsen sürpriz olsun! ”Aaa ne zahmeti ” deme. Günümüz koşullarında en ufak şey için bile zaman ve para harcamak gerekiyor. Sözünü tutamamaktan çok rahatsız olan biri isen duygusal hasar alıyorsun. Sırf söz verdim diye gittiğim yerler var ve oralarda hep çok mutsuz oldum.

4. Net bir HAYIR seni bir sürü dertten kurtarır. Geçen gün bir arkadaş annem ve teyzemleri kendi annesi ile buluşturmak ve bunu dışarda bir restoranda yapmak istedi. Hayır diyemedim. Demeliydim. Annemler dışarda yemek yemekten, gürültüden hiç hoşlanmazlar. Söz verdim , içim içimi yedi, neyse ki kendisi iptal etti! Tek kelime beni yarım günlük stresten kurtaracaktı.

5. Telefonsuz saatler planlamak. Uçak moduna al ve telefonunu unut. Daha o saniye zihnin açılmaya başlıyor. Kısa bir süre önce Düzce’de deprem oldu. Yeğenim gece 04.00’de beni aramış, anneme ulaşamadığı için. O anki şokla yapmış, bir şey demiyorum, ben de yapardım belki fakat benim 2000 km ötede yapabileceğim ne olabilir? Şükür ki telefon sessizdeydi ve duymadım. Aksi takdirde 04.00’de uyanacak, kaygıdan içim içimi yiyerek bekleyecektim ve güne uykusuz başlayacaktım.

6. Yatağa telefonla gitmemek. Ben de yapıyorum ve korkunç bir alışkanlık.

7. Bunu da yıllar önce okumuştum ve faydasını görüyorum: Yaptığın şeyi sesli olarak söylemek. ”Şu anda araba kullanıyorum, sağ elim direksiyonu tutuyor, ayağım gaz pedalında ” gibi. Beni o ana getiriyor ve zihnimi rahatlatıyor. ”Şu anda nefes alıyorum, ciğerim hava ile doluyor, şimdi veriyorum ”

8. Profesyonel olarak kullanmıyorsanız sosyal medyadan tamamen çıkmayı düşünebilirsiniz. Benim önümüzdeki günlerde yapacağım bir şey bu. Hatta eski usul tuşlu telefona geçsek sanki bu dertelrin çoğu yok olacak.

9. Alışveriş sitesi uygulamalarını kaldırmak. Dolap’ı sildim ve iyi geldi. Almasam da bakıyordum. İnsanların neler sattığını incelerken bir tür dikiz keyfi yaşıyordum.

Aklıma gelenler böyle. Multitasking seçim değil zaruret ; yine de çok yorucu ve elden geldiğince sakin kalabilmek lazım.

Sizin yapıp da faydasını gördüğünüz şeyler varsa lütfen yazın.

Yıllar önce diyetisyen Ebru’nu al senin olsun dediği bu kitap bana çok yardımcı olmuştu.
Kitapla ilgili yazının tamamını linke tıklayarak okuyabilirsiniz.

Bu minvalde başka bir yazı için tık tık

Offf harika bir yazı paylaşmışım; başlık da manidar Sorsaydın ya!

Kategori:
Günlük

TÜM YORUMLAR

  • Harika bir yazı, Tweet çok iyiymiş:)) kitaba bakacağım, elinize sağlık:)

    Eren Aralık 6, 2022 4:17 pm Cevapla
    • Ereni kitabı ancak ikinci el sitelerde bulabilirsin. Basımı yok.

      Aydınlık Yüz Aralık 7, 2022 1:35 pm Cevapla
  • Ayyy yarabbim altına imzamı mı atsam? Çıktı alıp herkese hazırladığım yılbaşı paketlerinin içine mi koysam? Manifesto yapıp duvarıma mı assam, napsam bilemedim… Çooook sevdim yazıyı.

    Benim kendimce bir takım düzenlemelerim oldu. Kendimi geçtiğimiz yıl içinde çok analiz ettim ve beni mutsuz eden şeyleri hayatımdan çıkardım. Bu da iyi geldi.

    Misalen sosyal medya, alışveriş uygulamaları vs. gibi tüm uygulamaların bildirimlerini kapattım.

    Bir baktım ki tüm gün insatagramdayım. Bildirimleri kapadıktan sonra bu benim için çok faydalı oldu. sürekli birilerine cevap vermek vs. için gimriyorum. Kendim için uygun olan anlarda giriyorum. Böylece de bir onbeş dk. göz gezdirip kapatıyorum.

    Kitap okumak, film izlemek gibi bir etkinlik içerisine gireceksem telefonu sessizde ve başka odada bırakıyorum.

    Alışverişlerim için de dolabımı bir elden geçirip gerçekten giyemediğim yeni eski ne varsa çıkardım. Şimdi dolabımda ne varsa giyiyorum ve birşey alacaksam da önce gerçekten bu bana lazım mı, sonra da ben bunu alırsam ekstra başka bir ürün almadan (misalen o aldığıma uygun ayakkabım çantam var mı gibi) kullanabileceksem alıyorum.

    Çok alıp, çok iade ediyorum. Gerçekten işe yarar parçalar almak istediğim için artık aynı ürünün iki farklı bedenini bile alıyorum. Sonra gerçekten benim işime yarayacak olanı bırakıp geri kalanları iadeye götürüyorum.

    Dolaptan çıktım. Ordaki insanlara cevap vermekle kazandığım paradan daha çok zaman kaybettiğimi gördüğümden elimdekileri ihtiyaç sahiplerine yönlendirmeye başladım.

    Alışverişlerimi planlıyorum. Mesela acil ihtiyaç olmayan ne varsa elimin altında bir alışveriş listesi tutup ona yazıyorum. Örneğin bulaşık makinesi tableti elimdekiler ay sonuna kadar yetecekse almıyorum. Ay başında ilk hafta gerekli olan o ay için alınmasını planladığım şeyleri alıyorum. Sonraki haftalarda da acil bir durum yoksa alışveriş uygulamalarına falan girmiyorum. Kıyafetler için de aynı şeyi yapıyorum. Almayı düşündüğüm şeyler üzerine enine boyuna düşünüyorum. Boş vaktimde bakıp inceleyip gerçekten almak fikrim varsa favoriye atıyorum ama ayın ilk haftasına kadar da almıyorum. Bu süreç bana çok yaradı hem harcamalarımı planlamaya başladım. Hemde gereksiz bir çok şeyi anlık olarak çat diye alırken artık üzerine düşününce ne gerek var diyerek vazgeçtiğimi gördüm.

    Zamanımı da sadece hak eden insanlara ayırıyorum. Zaman geçirmekten keyif almadığım insanlar sırf davet etti diye gitmiyorum. İstediğim insanlarla istediğim kadar zaman geçiriyorum. Bu beni belki de şu üsttekilerin hepsinden daha çok mutlu ediyor desem yeridir.

    Fakat ne çok konuştum beh. 🙂

    Huriye Aralık 6, 2022 5:57 pm Cevapla
    • ”Çok alıp, çok iade ediyorum. Gerçekten işe yarar parçalar almak istediğim için artık aynı ürünün iki farklı bedenini bile alıyorum. Sonra gerçekten benim işime yarayacak olanı bırakıp geri kalanları iadeye götürüyorum.” Valla hiç aklıma gelmemişti. Aslında iyi fikir.

      Aydınlık Yüz Aralık 7, 2022 1:38 pm Cevapla
  • Masa takvimini kendin yapsana, çok kolay bir şey. Tasarla ozalitçide kartona bastır. Google takvim’i bile copy paste yapabilirsin.

    küçük Joe Aralık 6, 2022 10:10 pm Cevapla
    • Sanırım ozalitçi de aynı parayı ister 🙁 yine de sormak lazım

      Aydınlık Yüz Aralık 7, 2022 1:34 pm Cevapla
  • Ders olarak okutulabilecek bir yazı olmuş dostum, tespitler çok doğru..eline sağlık..

    Bahar Aralık 7, 2022 5:21 pm Cevapla
  • Bu güzel ve faydalı öneriler için çok teşekkür ederim.

    Serpil Aralık 9, 2022 8:15 pm Cevapla
  • Merhaba Elif Hanımcım, Levis kotlardan memnunum ama kıyamıyorum parama. Doların pahalı olmasının sorumlusu ben değilim ama yükü niye ben çekiyorum.

    Zamanında çok para verdim kıyafetlere sonra hepsini dağıttım.

    Öğretmenin verdiği “çok para” ne kadar olabilirse o da işte.
    Zaman para emek çöp oldu gibi hissediyorum.
    20 yıllık memuruz neredeyse. Kirada oturmak çok ağırıma gidiyor. 3,5 milyon bizim için çok para. Ne yurt dışı gördüm ne çok süslü evim hayatım var. Nerede hata yaptım biliyorum da dile getiremiyorum. Eşime çok kızıyorum. Ben ne kadar dert ediyorsam o da o kadar kaygısız.
    Akıllı telefondaki en büyük gündemim altın dolar fiyatları. O açıdan faydalı benim için. Sevgiler❤️

    Leyla Aralık 10, 2022 2:39 am Cevapla
    • Sanırım bu kira işi senin için onur meselesi oldu. Amaç kendi evine sahip olmaksa acaba farklı seçenekler düşünebilir misin?
      Seviyorum bu içten yorumlarını, devamını bekliyorum.

      Aydınlık Yüz Aralık 11, 2022 10:47 pm Cevapla
    • Aliye,
      Herhalde her birimiz başka bir şeyin meftunuyuz. İnsan olmak pek zor vesselam.

      Aydınlık Yüz Aralık 19, 2022 9:58 am Cevapla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir