Gülüş Türkmen ismine birkaç yıl önce Vogue’da okuduğum bir yazıda rastladım ilk olarak.Nora Romi ile annelik denen madalyonun farklı iki yüzünü yazmışlardı.Gülüş Hanım aydınlık bir tablo çiziyordu ; onun resminde uykusuz geceler,sinir savaşları, çaresizlik yoktu.Nora Hanım’ın resmi daha gerçekçi ya da şöyle diyeyim daha sık rastladığımız şekildeydi ; uykusuzluk,perişanlık ve bunalım içeriyordu.O zaman Gülüş hanımı biraz ”tuzu kuru” bulmuştum.Çocukları şu doğuştan uslu çocuklardandı belki de 2-3 tane yardımcısı vardı ki böyle pembe bir hikaye anlatıyordu.
0-3 yaş denen o zorlu yolu geçip, hala acemi ama yeni anne de olmadığım şu günlere eriştiğimde elbette fikirlerim de değişti.Okuyarak değil bizzat yaşayarak,sabır denen şeyi hücrelerimde hissederek,çaresizlikle hayatımda ilk kez bu kadar yoğun ahbap olarak değişti fikirlerim.Annelik-babalık, karı-kocalık vb. insan içeren hiçbir ilişkide mükemmellik olmayacağını biliyorum ,benim doğrularımın başkası için yanlış olabileceğini de.Bir tek şundan eminim ; kendi ayaklarının üzerinde durmanın bedelini aile-sülalesinden çok çok uzaklarda yaşayarak ödeyen günümüz kadını için anne olmaya ”daha az yorucu” bir bakış açısı geliştirmek gerekiyor. 4 yaşına kadar emzireyim , kendi ne zaman isterse o zaman deliksiz uyusun ,çocuken doya doya şımarsın diyorsam ”imdat” anlarında o çocuğu kapısına bırakabileceğim birisi /birileri olmalı.Yedi gün yirmidört saat boyunca talep etmekten asla yorulmayan çocuğun her talebine cevap verebilmek herşeyden önce akıl dışı.
Anneliğin Ötesinde kitabını nette ilk gördüğümde epey heyecanlandım , Gülüş Hanım herhalde günümüz
anneliği için bir formül geliştirmişti ; okuduğumda ise üst paragrafta yazdığım cümlelerin verilmeye çalışıldığını gördüm kendimce.Hatta kitap ”doğal olmayan annelik” gibi yeni bir trendi savunuyor gibi geldi bana. Formülü bulmak tabi ki annenin işiydi:) Yok öyle bedavacılık:)
Kitaptaki şu paragraf duygularıma tercümandır :
”İyi uyumayan ,sırtı beli ağrıyan ama ses etmeyen, çocuğu için herşeyden vazgeçip bütün dikkatini ona vermiş bir annenin çocukla ilişkisiyle uyumuş,sporunu yapmış ,kendine vakit ayırıp arkadaşlarıyla bir çay içmiş,evini toplamış ,eşiyle başbaşa kalmış ,dingin bir annenin çocukla ilişkisi kıyaslanamaz !
Sears’ların (meşhur doğal ebeveynler,20 yıl boyunca yataklarında boy boy çocukla uyuduklarını anlatırlar kitaplarında,çocuk doktorudur baba -acaba anne de mi?- ,8 tane çocukları varmış ayrıca) kitabında bu fedakarlığa çocukların sadece ilk yıllarında katlanmak gerektiğini yazar ,geri dönüş muhteşem olacaktır ne de olsa ! Kimbilir belki de öyledir ama benim tecrübemin bana söylediği bu değil , o birkaç yıl boyunca burda asla yazamayacağım anlar yaşadım ki kesinlikle uykusuzluğun değiştirdiği beyin ve ruh kimyam nedeniyle olduğuna inanıyorum o olumsuz anların (aman yanlış anlaşılmasın çocuğa şiddet vb şeyler değil,tamamen kendimle ilgili).
Son tahlilde ikinci çocukta birinciden çok farklı olamayacağımı biliyorum ,mucize de beklemiyorum kendimden çünkü ben çok yumuşak ve sınırlarla ilgili sorunu olan bir anneyim yine de değişen bakış açımın hayatımıza olumlu yansımaları olacağını umuyorum.Olur değil mi?