Bilmeyen , sevmeyen var mıdır Selvi Boylum Al Yazmalım’ı ? Türkan Şoray’a tekrar tekrar aşık olunan, Kadir İnanır’ın Lost’daki Sawyer’dan bile cazip olduğu film gerçek manada bir ”kült”dür Türk sinema tarihinde.
Aşkın ne olduğu Doğu’da başka Batı’da başkadır son tahlilde. Bizim topraklarımızda aşk insanın başını döndüren, ayaklarını yerden kesen, aklını başından alan bir şeydir. Gözü kördür aşkın. Akıl, mantık dinlemeyen bu şey aslında tek bir gücün kontrolündedir: Damarlarda delice dolaşan hormonların. O hormonlar ki taş üstünde taş gövde üstünde baş bırakmamaya and içmişlerdir. Asya’nın al yazmasıyla çevrelenmiş güpgüzel gözleri İlyas’ın ”ben erkeğim” diye bas bas bağıran varlığına nasıl kayıtsız kalabilir? İlyas ”gel” dediği an atlar gider Asya İlyas’ın kamyonuna. Nereye gittiğini bilmiyormuş, ne gam! Fark eder mi aşık için? Evlenir ve illa ki çocuk yaparlar en acelesinden. Sonrası , sonrası bilinen hikaye..İlyas’ın sarı saçlı bir kadınla macerasına tanık olur Asya ve Samet’ini alıp yollara düşer. Yolları Cemşit’le kesişir. Sawyer cazibesi yoktur belki ama sağlamdır Cemşit. Kucak açar bu kanadı kırık kadına. Yuva olur evi üçü için. Ama kader zalimdir, İlyas tekrar çıkar karşılarına. Asya bir yol ayrımında. Düşünüyor , sevgi nedir? Aşk nedir? Kalbinin pır pır etmesi, karnının ağrıması aşk mıdır? Yoksa daha somut bir şey midir? Bizim gibi az gelişmiş topraklarda doğan her kadınının günün birinde sorduğu soruyu soruyor o da; nedir aşk? Seviyorum diyen o adamlar sonra nereye giderler? Sen çocuğunla, dört duvar arasında yaşlanıp giderken onlar sevgilerini sağa sola dağıtmaktadır. Seni yine de sevdiğini söylemektedir ama. Sevmiş ki evlenmiş ve çocuk yapmıştır.
İlyas bu topraklarda doğup içi bomboş bir özgüvenle büyüyen her erkek gibi çocuk denen varlığın ihtiyaçlarından bihaberdir. Üçüncü sayfa haberlerinde hergün okuruz, vaka-yı adiyedir erkek bencilliği. Boşanmak istedi diye karısını çocuklarının gözü önünde döven, söven, öldüren adamlar sıradandır kültürümüzde. Erkeklik algısı budur, yontulmamış odundan daha künt adamlar için. İlyas da alır çocuğunu, basar gaza , oyuncak bir kamyonun annesinin ,baba bildiği adamın, evinin yerini tutacağını düşünür. Çocuk ağlar, bağırır, Asya peşindedir kamyonun, neyse ki indirir Samet’i İlyas. Asya sarılır oğluna. Önünde İlyas, arkasında Cemşit. Hangisidir onu gerçekten seven ve onun gerçekten sevdiği? Oğluna bakar, kadınları anne yapan basiretle anlar hakikati.
Sonra…
Emeği ve iyiliği seçer Asya..Sevgi emektir, anlar o da hepimiz gibi..
Not: Bu yazı emeğini esirgemeyen, kendi isteklerini erteleyebilen, ”sen yolu bulamazsın” diyip, ölesiye yorgunken , sevdiğini istediği yere götüren (Pekala, gitme diyebilirdi) , iki saatten fazla oyalanıp, dönüş saatini bekleyen biri için yazılmıştır.