Erkeğin Özüne Giden Yol’u epey önce kitap yurdunun reklamlarında görüp listeme koymuştum. Bir türlü ona sıra gelmemişti. İki günlük Kadıköy çıkartmamız sırasında epeyce vakit geçirdiğimiz Nezih kitap evinde Üstün Erkeğin Yolu’nu gördüm ve aynı yazarın başka bir kitabı olduğunu düşünerek elime alıp karıştırdım.
Eşine sinemaya gitmeyi teklif eden bir erkekle ilgili sayfayı okuduktan sonra tereddütsüz aldım (Sinemaya gidelim mi deyip tv seyretmeye devam etmeyin, kalkın, eşiniz kucaklayıp şöyle bir döndürün ve hayatım seninle sinemaya gitmeyi çok istiyorum deyin yazıyordu), Erkeğin Özüne Giden Yol’u da ekledim sepete. Meğer ikisi aynı kitapmış! Aslanlı kitabın çevirisini pek tutmadım, eşim de aynı fikirde olunca iade ettik onu.
David Deida,”Cinsellikte Tanrıyı Bulmak” gibi pek havalı ve çok satan epeyce kitap yazmış. 58 yaşındaki Amerikalı yazar, kadınlar-erkekler-ilişkiler konusunda bir guru kabul ediliyormuş.
Bu kitap okunur mu? Okunmalı mı? Kitabın bütününü okuyun diye ısrar edemem çünkü bazı kısımları biraz google çevirisi gibi . Birebir kelimeyi Türkçeye çevirmiş, ne dediği pek anlaşılmıyor. ‘Hayatınızın en derin amacını besleyin, nefesinizle ön bedeninizi özgürleştirin’ gibi ”Yani??” dedirten çok cümle var fakat 20 sayfalık bir bölüm var ki kesinlikle her erkek okumalı.
Kadınlarla Başa Çıkma başlıklı bölümde Deida diyor ki : Sağlam bir ilişkide kadın ve erkek iki farklı kutbu temsil etmeli. Kadın sevgi enerjisinden, erkek güven ve yönlendirmeden sorumlu olmalı. Aksi durumda kadın giderek erkekleşmek zorunda kalır ve eşinin işleri yoluna koyacağına inanmaz. Şu yazılanlara katılmayacak kadın var mı:
”Kadınların yüzde doksanının duygusal sorunları sevgisiz hissetmekten kaynaklanır. Bu yüzden hastasına sorular soran bir terapist ya da teşhis koymaya çalışan doktor gibi karşısına geçip onu analiz etmeyin. Ona hemen ve açıkça sevgi verin. Ona doğru yürüyün, gözlerinin taa içine bakın, sarılın ve okşayın, onu ne kadar sevdiğinizi söyleyin, en sevdiği şarkıyı mırıldanın, onunla dans edin. Duygusal sorunun uçup gitmesine şans verin. ”
”Eşinizin doğum gününde ‘Ne yapmak istersin? İstediğin yere gidebilir, istediğin şeyi yapabiliriz. Ne istersen onu yapacağım.’ demeniz kadının istediğinin tam tersidir. Çoğu ‘Eşyalarını toplaman için yarım saatin var. Nereye gideceğimizi sorma. Her şey ayarlandı.” demenizden çok daha fazla heyecan duyar. ”
”Eşinizi övün, içinizden gelmese de. ‘Vücudunu çok beğeniyorum’ demeniz ‘Umarım daha fazla kilo almazsın’ demenizden daha fazla spor yapmaya teşvik edecektir. ”
Bu bakış açısına çok hak verdim. Erkeğin ilişki içinde olması gereken rolünü çok güzel tanımlamış fakat bir erkeğin bu şekilde davranabilmesi için önceliği kadın OLMAMALIDIR diyor. Her erkeğin içinde daha yüce, yaşamak için dünyaya neden geldim sorusuna cevap olacak bir amacı olmalıdır diyor. Eğer yoksa bu amacı bulmak için dağlara çıkın, yanınıza hayatta kalacak kadar eşya alın ve düşünün diyor ayrıca.
Sunduğu rol tanımlamaları, erkek ve kadına yüklediği misyon ve kadınlarla başa çıkmak için önerdiği her şeye imzamı atacağım ikinci bölümü yüzünden tavsiye ediyorum fakat çeviri daha iyi olabilirdi ve biraz Amerikanvari tarzıyla itici ,anlaşılmaz bulduğum kısımlar da oldu.
Puanım 10 üzerinden 6.
TÜM YORUMLAR
Bizi çok iyi tanıyo yazar yaaa, kesinlikle…