Sevemediğim Kitaplar

Ağustos 31, 2015
255
Views
Ah Elif Şafak..Onunla tanışmak için Taksim’den taa Beylikdüzü’ne gitmiş , imza sırası bana gelince tek kelime edememiş, tutulup kalmıştım. Sene 2008 ya da 2009 olmalı. O zamanlar tam bir Elif Şafak tutkunuydum. Çok ama çok severdim. Siyah Süt yeni yayınlanmıştı, AŞK yazılmamıştı daha. En son okuduğum kitabı İskender’dir bu arada. Onu da sevmiştim. Sonrası yok. Firarperest, Kağıt Helva, Sakız Sardunya , Ustam ve Ben okumadığım kitapları. Ustam ve Ben çıkınca pek heyecanlanmıştım, eşim sağolsun bir koşu gidip almış. (Yanında yıllardır göbeğini kaşıyan kocalara ”eşim” demek gayet yeterli iken ”sevgili” deme modasını başlatan Ayşe Arman’ı kınıyorum bu arada.) Neyse efendim ben bu kitabı okuyamadım. Bir heves başladıysam da ı ıh, olmadı, arkası gelmedi. Seveni çok olmuş sanırım ama ben bu sefer pas dedim.

Kinyas ve Kayra Hakan Günday’ın ilk romanı. Çok ses getirmiş ve edebi çevrelerde ”kült” seviyesine yükselmişse de okutamadı bana kendini. Tuhaf, anlaşılmaz buldum bu kitabı ama bir kaç şansı daha hak ediyor . İlk fırsatta okumayı tekrar deneyeceğim.

Hakan Günday’ın en sevdiğim iki romanı Az ve Daha’da son derece travmatize çocuklar vardır ancak çocukların aileleri öyle arızalıdır ki bu size tuhaf gelmez. Aileler net olarak kusurludur. Azil’de böyle değil. İyi olmaya çalışan, gayretli ebeveynler var ama kahramanımız yine de zor bir çocuk, ergen ve genç oluyor. Belki anne-babanın durumuna çok üzüldüğüm için tekrar okumaya elimin gitmediği bir kitap oldu

Murat Menteş hiç okumadığım ama merak ettiğim bir yazardı. Ruhi Mücerret yanlış bir başlangıç mı oldu bilmiyorum. Ikına sıkına yarısına kadar zor geldim. O ara Ayn Rand okuyordum bir yandan, belki ikisi uyuşmadı. Kitapta beğendiğim tek yer neredeyse 2 yıl önceki Ayşe Arman söyleşisinde geçen bir kaç paragraf oldu:

”Velhasıl dünyada bir cennet inşa edersen, ölümle cennete yatay geçiş yaparsın. Asıl hayat cennettedir. Demek ki dünyada mümkün olduğunca yaşatmaya bakmak gerek . Fidan dik, kuş besle, evlat büyüt, umut ve sevinç aşıla…İnsanlar senin yanındayken kendilerini cennetteki gibi kınanmayan, yadırganmayan, dışlanmayan aksine ödüllendirilen , yüceltilen hoşnut edilen, ikramda bulunulan konumunda, özgür hissederlerse sen, bulunduğu yeri cennete benzetmişsin demektir.Cennetin inşaasında bir mühendis, mimar, usta, kalfa yada işçi olarak çalışıyorsun demektir. Yok, eğer öldürürsen, yaşatmazsan, beslemezsen, yaşama azmi aşılamazsan; insanlar senin yanında kendilerini cehennemin dumanında boğulur gibi sıkıntılı, üzgün, baskılanmış, boyunduruk altında, kısıtlanmış, suçlu mahcup, rahatsız, cezalandırılmış, mahrum… hissederlerse, sen cehennem kurmuşsun demektir. Zebanileşmişsin. Burada kendi ellerinle bina ettiğin cehenneminden, öldüğün anda yatay geçişle ahiret cehennemini boylarsın.
-İyi de, kıldığımız namazlar, tuttuğumuz oruçlar, kestiğimiz kurbanlar… ne oluyor?
-Tüm vecibeler seni cennet inşa etmeye yöneltmek içindir.Sen defalarca hacca gitsen de, eğer insanları hor görüyorsan, öldükten sonra şaşakalırsın. Aptala dönersin.Zebaniler o hacı kıçına kızgın demiri sokar.”



İsyan Günlerinde Aşk, Kılıç Yarası Gibi, Tehlikeli Masallar, Kristal Denizaltı, İçimizde Bir Yer, En Uzun Gece olmak üzere 6 kitabı ile kitaplığımdaki yeri hiç değişmeyen ve 1000 kere okudum etiketimi hak eden Ahmet Altan’ın Son Oyun’unu da başlamama rağmen okuyamadım. Sarmadı, açmadı ne derseniz deyin.

Yine arkadaş hatta grup tavsiyesi ile satın aldığım ancak başlayıp devam edemediğim bir kitap. Bir türlü ilerleyemedim. Konuyu mu anlamadım kahramanla mı özleşemedim, ne olduysa oldu, devam edemedim. Oysa çok sevilen bir kitap.

Bir ara Nurturia’da okuma grubumuz vardı, ilk kitap buydu. Okunuyor evet ama biraz kasarak. Konu heveslendiriyor , bir senaristin diz ağrısı ile başlayıp evliliği ile ilgili sorunlarını irdeleyerek devam ediyor. Özellikle sonu bir tuhaf. Saçma sapan , çok Amerikanvari bitiyor.

Jean Rhys hiç tanımadığım bir yazar ancak nerede okuduğumu hatırlamasam da çok övgüyle bahsedilince bir heves sipariş ettim. O kadar karanlık, iç bunaltıcı bir hikaye ki hemen bıraktım. Ne edebi olarak ne de kurgu olarak ilgimi çekmedi.

Elif Şafak’ın ilk romanı. Hünsa yani çift cinsiyetli genç bir adamın öyküsü. Severek okumama rağmen tekrar okuma isteği uyandırmayan bir kitap oldu.

Ahmet Ümit’in en nefis kitabı bence ”Kavim” dir. Sonra ”İstanbul Hatırası” gelir. Beyoğlunun En Güzel Abisi Gezi’nin ekmeğini yiyenlerden. Merak uyandırmayan bir cinayet öyküsü.

Ya işte böyle. Her kitap okutmuyor kendini. İnsanın çok çeşitli türler okuyup sevdiğini daha doğrusu ihtiyacı olanı bulması lazım.

İyi okumalar herkese.

Kategori:
Kitap Yorumu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir