Alice Munro , Bazı Kadınlar ve Bence İyi Edebiyat

Aralık 8, 2016
248
Views

İyi Edebiyat Nedir?

Son zamanlarda üstüne kafa yorduğum bir konu bu. Bence iyi edebiyat :

1.İnsanı heyecanlandırmalı, mesela Grange, mesela Tess, Mesela Ahmet Ümit’in Kavim ve istanbul Hatırası

2.Alt üst etmeli, bildiklerini sorgulatmalı ; mesela M.S.2150, Ben Ok’im Sen Ok’sin, Kardeş Rekabeti, Coşkuyla Ölmek

3.Günlük hayatta kullanabileceği tüyolar vermeli, yeni beceriler kazandırmalı, mesela Şiddetsiz İletişim

4.En güzeli, ruhuma en iyi geleni ise lezzetli bir yemek- güzel bir çay gibi haz vermeli. Mesela Düğümlere Üfleyen Kadınlar , Kızıl Ağaç, Unutma Dersleri, Mungan’ın Üç Aynalı Kırk Oda’sı veya Elif Şafak’ın Mahrem’i, Cihan Aktaş’ın o enfes hikayeleri. . (Ana sayfamdaki favoriler kategorisi)

Bu dört maddeden biri yoksa o kitabı yarım bırakıyorum son birkaç yıldır. Ondan önce başladığım kitabı bitirmek gibi bir takıntım vardı; başkalarında hala rastlıyorum ve okuyacak onca yazar ve kitap varken bu ısrarı anlamsız buluyorum. Kaldı ki aynı yazarın elinden çıkan kitapların birini çok sevip diğerinden hoşlanmamak da olası.

Benim okuma amaçlarım bunlar. Ya işime yaramalı ya da haz vermeli. O sebeptendir ki klasikleri okuyamıyorum: Monte Kristo Kontu ve Aşk ve Gurur’u zorla elli sayfa okuyabildim. Sonrası gitmedi zaten elime de alamıyorum kitabı. Vazife duygusu ile okuyamıyorum artık.

Sosyal medyada çok reklamı yapılan, şöyle güzel böyle nefis denen kitaplar da hep hayal kırıklığı; Deniz Kızı Olmak Çok Önemlidir mesela ,ya da Konstantiniyye Oteli veya Murat Menteş’ler.

Fantastik edebiyat zaten hiç bir zaman ilgi alanıma girmedi. Yaratıklar, büyücüler, sihir vs.

Öte yandan kimsenin reklamını yapmadığı Kırmızı Kazak’a bayıldım veya Şule Gürbüz’e. Şimdi takip ettiğim yol şu: Almak istediğim kitabı önce kitapçıda bulup karıştırıyorum Kitapyurdu’nun güzel bir uygulaması var; iç sayfalardan ilk onunu gösteriyor. Onları okuyorum. Bir ışık gördüysem sipariş ediyorum. Çocuk kitaplarında da çok hayal kırıklığı yaşadım. Aynı yöntemi onlar için de uyguluyorum.

Alice Munro, Meltem Gürle’nin favorilerinden. Rastgele elime geçti. Bu yazardan ilk okumam oldu . Farklı bir lezzeti olduğunu söyleyebilirim. İçinde on adet öykü var. Munro dümdüz yazıyor. Süslemeler, zekice buluşlar, şaşırtıcı bir üslup yok. Özellikle iki hikayede (Boyutlar ve Öykü) kurgunun kendisi çarptı beni. Birinde üç çocuğunu öldüren kocasına yine de sempati duyabilen ve çocukları ile ilgili ayrıntıları sadece kocası ile konuşabileceğini fark eden genç bir kadın, diğerinde marangoz kocasının aşık olduğu kadının kızıyla, yıllar sonra karşılaşan ve kızın yazdığı romanda kendisi ile ilgili kısma rastlayan bir öğretmen var.

Özetle edebiyat dünyası o kadar zengin ve o kadar büyük ki her zaman şaşırmaya ve büyülenmeye hazır olmak lazım. Büyü iyi bir şey mi? Farklı dünyaların olduğunu bilmek ne kadar işimize yarıyor gibi soruları ise bir süre rafa kaldırıyorum..

Kategori:
Kitap Yorumu

TÜM YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir