12.12.2016 pazartesi, balkonumuzdan gün doğumu |
GÜN EKSİLMESİN PENCEREMDEN
Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki:
- Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!
9 aralık cuma, bir gün izin kullandım fakat organize olmayı gereksiz görüp spontan takılmanın olumsuzluğunu yaşadığım bir gün oldu. Önce güzel bir kahvaltı edelim demiştim ama bu kahvaltıyı dokuzda değil de onda etseydik daha akıllıca olacaktı. Eşim az daha uyusun , uyanınca kendine gelsin diye düşündüm ve çocukları tek başıma hazırlayabilmek için tayt- lekeli kazak- sıfır makyaj ile güne başladım. Gayet şık olan kahvaltı mekanına vardım ve zaten pek iyi olmayan ruh halim hepten yamuldu. Uzun süredir böyle suskun olmamıştım. Neredeyse hiç konuşmadan kahvaltı ettik, tahminimden çok para ödedik, ayaklarım bir türlü ısınmadı, sonrasında yürüyelim belki açılırız dediğimiz Bitez sahil terk edilmiş, ıssız ve rüzgarlıydı.
O cuma günü paranoyamın içinde kaybolduğum, kendimi bulmaya çalıştığım bir gün oldu. Akşamki yoga dersinde ilk kez çok uzaklarda idim ve biz gariban halk çocuklarının ne yaparsak yapalım ”yırtamayacağını” yürekten anladığım bir an yaşadım. Oysa ben bu işi çözmüştüm di mi?
Azra Kohen, Aeden’i çıkarmış. Doymadı kadın aforizmalardan para kazanmaya. Sevmiyorum onu. Net. |
Yine aynı gün sığınağıma indim yani kitaplara. İmge kafede onlarca kitabın içinde kaybolmaya çalıştım ama sahibi olan beyefendi ile yaptığımız sohbet korkumu iyice besledi ve daha da mutsuz ayrıldım oradan.
11 aralık pazar. Upuzun ışıklı kablomuzu balkona taktık çepeçevre. Bayıldım görüntüye. Altın ışıklara sevdalı deli anne gibi beni de bu ışıklar mest ediyor.
Eren bugünlerde feci sendromlar içinde. Üç yaş mı başka bir şey mi bilmem. En son ne zaman banyo yaptırabildiğimi unuttum. Pijamalarını kesinlikle çıkartmıyor. Gün boyu hatta günler boyu aynı lekeli, kokmuş kıyafetle okula gidiyor. Şu resimdeki kazak puding lekeleri ile dolu . Mont giydirmek için bin takla atıyorum. Zinhar uyumak istemiyor. Çok ilginç, onu şaşırtacak bir şey bulmak zorundayım her zaman ki bir an dikkati dağılıp ayağımda sallanmayı kabul etsin. Dün gece zorla uyuttuktan sonra yavaş yavaş hareketlerle atletten çoraba tüm kıyafetini değiştirdim. Taa Etrim’e gittiğimiz gün parmağı demir kapıya sıkışmış ve tırnağı düşmeye başlamıştı. Sağa sola takılmasın diye bant yapıştırmıştık. Leş gibi olmuş o bandı çıkardım, neyse ki sabaha kadar kendiliğinden düşmüş.
Üç buçuk yıl önce katıldığım Gülüş Türkmen atölyesinde Emre’ye pijamasını bile çıkarttıramadığımı neredeyse ağlayarak anlattığımı hatırladım ayrıca. Bu da bir dönem; geçecek. Emre dün tek başına duşa girdi, güzelce yıkandı. Eren de büyüyecek.
Bu aralar böyle sevgili günlük..Şükürler olsun.
TÜM YORUMLAR
Çok sevdiğim bir şiirle yazınız başladı 🙂 Teşekkürler 🙂
Bana da hep iyi gelir bu şiir. Yorum için teşekkürler:)
Çok samimiydi, çok güzeldi. Onca yaşanmışlığa böyle dingin bir anlatım. Bir de ben çok seviyorum oraları. Sekiz sene Milas' ta yaşadım. Özlüyorum. Hayat daha sakin. Bu günlerde sakin yaşamak her an bomba korkusuyla yaşayan şehir insanları için büyük bir özlem…
Teşekkür ederim güzel yorumun için.