Cehennem, Dan Brown, Kitap Yorumu

Mayıs 20, 2013
228
Views

Dan Brown çok satan bir yazar olmayı sonuna kadar hak ediyor.Da Vinci’nin şifresinden sonra Melekler ve Şeytanlar ,Kayıp Sembol ,şimdi de Cehennem favori kitaplarım.

Cehennem’i okumaya başladığımda içimden geçen ”Gene mi??” oldu aslında. Dan Brown sanki kitaplarını bir şablonla yazıyor. Simgebilim konusundaki engin bilgisine başvurmak isteyen birileri ,ancak bu bilgilerle çözülebilecek şifreler ,mutlaka eşlik eden genç ve güzel bir bilim kadını ..Yine de öyle ilginç konular buluyor ki sırtınızı çeviremiyorsunuz.Önemli bir nokta da din,sanat,bilim gibi pek çok çeşitli konuda okuyucuya  ”Google bile bunu bilemez ” dedirten ayrıntılar ve kitaplarında adı geçen bina, kurum, kişi ,sanat eserleri ile ilgili yazdığı her şeyin gerçek olduğunu bilmek bu ayrıntıları daha da özel kılıyor.Örneğin Kayıp Sembol ‘de noetik bilim denen ve insan ruhunun varlığını ağırlığını ölçerek ispatlayan yepyeni bir bilim türü ile tanışıyorsunuz

Cehennem ,profesörümüzün kendini başından vurulmuş bir şekilde hastane odasında bulması ile başlıyor. Robert hiçbir şey hatırlamıyor ve peşinde bir suikastçi var.Hastaneden genç bir kadın doktor yardımı ile kaçıyor ve yine bu doktor sayesinde hem suikastçiyi hem de Amerikan hükümetinin profesyonel askerlerden oluşan timi defalarca atlatıyor ! Buralarda ”yok artık” demekten kendimi alamasam da bu da bir klişe Dan Brown kitapları için. İlerledikçe öğreniyoruz ki dahi biyokimyacı Bertrand Zobrist dünyadaki tüm felaketlerin nüfus artışından kaynaklandığına ve mevcut 7 küsur milyar nüfusun 3 milyar kadarının ortadan kalkmasının dünyayı kurtaracağına karar vermiş .Dünya sağlık örgütünün başkanı ve Zobrist mücadele ediyor; Robert de Zobrist’in ilham perisi olan Dante’nin İlahi Komedyası’ndaki semboller nedeniyle olayın içine çekiliyor.

Kitap son derece akıcı , nüfus konusunda epey bir kafa yorulmuş. Dante ve eserleri hakkında çok ayrıntılı bir yığın bilgi var. İlahi Komedya’yı okumadım ; okuyamazmışım gibi geliyor doğrusu. İlgimi çeken bir nokta da romanda çok zengin kişilere hatta hükümetlere niteliğini sormadan hizmet veren bir kuruluştan bahsedilmesi ve bu kuruluşun gerçekte var olduğunun yazılmış olması

Nüfus artışı konusunda  çok çarpıcı istatistikler vs verilmiş , anlayamadığımsa o dahi Bertrand’ın dünyadaki tüm zenginliklerin neredeyse tamamını o süper güçlerin kullandığı ve nüfusun yarısının açlıkla yarısının toklukla mücadele ettiği gerçeğini nasıl olup da göremediği??

Kitap özetle böyle, bana kalsa tüm hikayeyi bıkmadan yazarım da okuyacakların merakını öldürmek istemiyorum.İyi okumalar efendim.

Etiketler:
· ·
Kategori:
Kitap Yorumu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir