Hastalık İyileşmeye Giden Yoldur-1

Nisan 24, 2014
234
Views

Tüm hastalık belirtilerinin , yaşantımız için, göründüğünden çok daha derin bir anlamı vardır: Onlar bize ruhsal dünyamızdan çok değerli mesajlar iletirler. ” şeklinde özetlenebilecek bu ilginç ve ilham verici kitabı psikolog Thorwald Dethlefsen ve tıp doktoru Ruedige Dahlke yazmış.  Ortalıkta kendini  ”şifacı” olarak etiketleyen o kadar çok insan var ki işin içinde bir tıp doktoru olunca  ciddiye alarak okuduğum bir kitap oldu.

Öncelikle ”bilimsellik” kaygılarının olmadığını önemle vurguluyor yazarlar. Diyorlar ki:

”Bizim arzumuz ,bu kitapta, hastalığı ve iyileşmeyi yeniden detaylı biçimde ele almaktır. Bunu yaparken  bu alandaki alışılmış, eskiden kalma, itiraz kabul etmeyen temel değerleri ( yani günümüz tıbbını ) hiçbir şekilde benimsemiyoruz”

Yazarlara göre herbir semptom yani şikayet ettiğimiz belirti bize bişey söylemek istiyor. Bunu da şöyle açıklamışlar:

”Bu durumu açıklamak için bir örnek verelim: Arabamızın ön panelinde gerekli durumlarda bize işaret veren uyarı ışıkları vardır; akü boşaldığında veya benzin bittiğinde yanan küçük lambalar gibi.Araba giderken bu ışıkları görünce hiç de mutlu olmayız.Bu durum bize huzursuzluk verse de uyarı ışıklarına kızmak aptallık olur çünkü bu ışıklar bizim normalde görüp, algılayamayacağımız bir olayı bize haber verirler. Uyarı ışığı yanınca hemen bir tamirci çağırırız. Gelen tamirci problemi uyarı lambasını sökerek ortadan kaldıracak olsa buna çok kızarız.İstediğimiz olmuştur, uyarı ışığı artık yanmamaktadır ama problem çözülmemiştir.Böyle bir durumda uyarı lambasının sökülmesindense gereğinden fazla yanmasına bile razıyızdır. Oysa bu problemi ortadan kaldırmak için öncelikle ışığın çalışma şeklini çözmek ve neyin yolunda gitmediğini görmek için arka plandaki mekanizmaları incelemek gerekir.

Bu örnekteki uyarı lambası konumuzda hastalık belirtileridir. Vücudumuzda belirti olarak ortaya çıkan aslında görünür olmayan bir sürecin görülebilir bir ifadesidir ve tek amacı sinyal verek o ana dek gittiğimiz yolda bizi durdurup , bir şeylerin yolunda gitmediğini gösterek sorular sormamızı sağlamaktır. Hastalık belirtilerine kızmak ya da yok ederek, bilincimizin kendini ifade etmesini engellemek ise çok saçmadır. Belirtileri engellemek yerine akmasını sağlamamız gerekir.Bunun için belirtilerin çok daha derinlerine bakarak , belirtilerin neye işaret ettiğini anlamayı öğrenmeliyiz. (Hoşumuza gitsin ya da gitmesin, kabul etmeliyiz ki  çok akla yatkın bir açıklama olmuş.)

Bu şekilde giriş yapan yazarlar ikinci bölümde sık rastlanılan şikayetleri sınıflandırarak sırayla ele alıyorlar. Sıralama şu şekilde:

1.Enfeksiyon
2.Bağışıklık sistemleri
3.Solunum
4.Sindirim
5.Duyu organları
6.Baş ağrısı
7.Deri
8.Böbrekler
9.Cinsellik ve hamilelik
10.Kalp ve kan dolaşımı
11.Hareket mekanizması ve sinirler
12.Kazalar
13.Ruhsal hastalık belirtileri
14.Kanser
15.AIDS

Birkaç örnek vermem gerekirse:

ALERJİ: Alerji düşman olarak tanımlanan bir maddeye gösterilen aşırı tepkidir. Bağışıklık sistemi alerjenlere karşı antijenler geliştirir ve düşmana karşı anlamlı bir savunmaya girişir. Alerjik kişilerde bu savunma ölçüsüzce abartılıdır.Beden aşırı derecede silahlanır ve düşmanın çerçevesi genişler…
Askeri alanda olduğu gibi aşırı silahlanma her zaman güçlü bir saldırganlığın işaretidir.Bunun gibi, alerji de bedende bastırılan güçlü bir saldırganlığın ve savunmanın ifadesidir.

ERGENLİK SİVİLCELERİ: Ergenlik döneminde cinsel dürtüler ortaya çıkar ancak bu istekler korkuyla bastırılır.Ergenlik çatışma durumuna çok iyi bir örnektir…İnsan kendinde eksik olanla temas etmek ister ama kendine güvenemez. Cinsel fantaziler su yüzüne çıkar ve insan bunlardan utanç duyar…Deri ”ben” in sınırıdır, bu sınırı aşmadan ”sen”e kavuşamaz.Aynı zamanda deri bir başkasına dokunup okşayarak temas kurduğumuz organımızdır.Tüm bu sıcak konular bir araya gelince insanın derisi iltihaplanır.

Seks ile sivilcelerin ne kadar yakından bağlantılı olduğu sivilcelerin çıktıkları noktalardan anlaşılır. Sadece yüzde, boyunda bazen sırt bölgesinde sivilce çıkar.Çünkü sivilce insanın cinsellikten duyduğu utancı dışarı vurur.Eğer sivilceler kimsenin görmeyeceği yerlerde çıksaydı bu utanç ifade edilememiş olacaktı.

SEDEF HASTALIĞI: Bu hastalıkta üst deride aşırı miktarda keratin proteini üretilir.Bu ciltte kuvvetli bir zırh oluşturmaya benzer…Kişi her yönde sınırlarını güçlendirir, hiçbir şeyin içeri girmesini ya da dışarı çıkmasını arzulamaz… Hertür savunmanın arkasında yatan neden ”yaralanma” korkusudur. Korunma ve zırh ne kadar güçlüyse iç hassasiyet ve yaralanma korkusu o kadar büyük demektir.

ADET GÖRME İLE İLGİLİ RAHATSIZLIKLAR: Adet kanaması dişiliğin , doğurganlığın ve hassasiyetin ifadesidir.Kadın bu ritme teslim olmuş durumdadır, bütün kısıtlamalarıyla buna uyar…..
Erkek ile özdeşleşen güneş ve ateş kadın ile özdeşleşen ay ve sudur… Her kutup tek başına yarım ve sağlıksız olduğu için bunlar hakkında değerlendirme yapmak tamamen anlamsızdır.Bütünlüğe ulaşabilmek için her iki kutbun da kendisine özgü nitelikleri tam olarak temsil edebilmesi gerekir.

Kendi dişiliği ile uzlaşmamış olmak adet görmeye ilişkin rahatsızlıkların ve cinsellikle ilgili pekçok hastalığın arkasında yatan nedendir…Bu durum kadının biliçdışı olarak bir şeylere teslim olmak istemediğini gösterir ; adet kanamasına, sekse, erkeğe.

DÜŞÜK TANSİYON (HİPOTONİ): Kan basıncı insanın iç dinamiğinin ifadesidir…. Kan basıncı düşük olan bir insan asla sınırlara meydan okumaz ; sözünü dinletmeyi veaya istediklerini yaptırmayı denemez bile.Kısacası asla sınırları zorlamaz, aksine tüm dirençlerden çekinir ve bir çatışma ile karşılaştığında kendini hızla geri çeker.Benzer şekilde bu kişinin damarlarındaki kan da geri çekilir be kişi bayılarak tüm sorumluluklarından kurtulur.

HİPERTANSİYON:…  Eğer kişi zihninde devamlı bir işi yapmayı düşünüyor ancak eyleme geçemiyorsa devam eden bir baskı oluşmakta ve yüksek tansiyon sürekli hale gelmektedir…Yüksek tansiyonu olan kişi kendini sürekli bir çatışma ortamında bırakmakta ve bunun için bir çözüm üretmemektedir.

Kitapta aklımıza gelen her hastalıkla ilgili ( varis, migren , kabızlık ,böbrek ve safra taşları, kap krizi, miyop ve hipermetropi, depresyon, uykusuzluk ) yorumlar yer aldığı gibi kazalar ve kanser de değerlendirilmiş. Devamı bir sonraki yazıda.

NOT:  İtalik yazılan cümleler dışındaki bütün kısımlar kitaptan alıntıdır. Üç nokta koyduğum kısımlarda başka cümlelerin de olduğunu ancak hepsini yazmadığım ifade etmek istedim.

Kategori:
Kitap Yorumu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir