Bu Aralar Hayat; Çocuklar Büyüyor

Ocak 6, 2015
230
Views

Yılbaşıydı, Noeldi (yabancı arkadaşlarım var !) derken 2015’in ilk haftası geçmiş bile. Zaman su gibi akıp gidiyor. Geçenlerde şu her tarafı ayna kaplı soyunma kabinlerinden birinde kıyafet denemek gafletinde bulundum ve kendimi epey yaşlanmış ve deforme olmuş görerek sarsıldım..20’li yaşlarım hiç olmadı sanki, 10’lardan 30’lara atladım sanıyorum bazen..

Eren 20 gün sonra 17 aylık olacak. Çok hareketli, uyanık olduğu her dakikayı yürüyerek ve bir şeyleri kucalayarak -genellikle tehlikeli şeyler-  geçiren bir çocuk. Şu kurmalı oyuncaklar vardır ya aynı onlar gibi. Unuttuğum için mi, sahiden mi öyle bilmiyorum ama Emre’den çok daha hareketli gibi geliyor. Abisinin kıyafetlerini de giydiğinden deja vu yaşıyoruz sık sık. Bu arada neredeyse iki aydır Emre’nin şimdiki çoraplarını ve bazı eşyalarını giyebiliyor. Anne, baba ve  teşekkür ederim (dız dız dız gibi bir ses çıkarıyor ama biz biliyoruz teşekkür dediğini) diyor. Söylenen her şeyi anlıyor. Pantolunun nerde diyorum, çıplak bacaklarını tutuyor, babası telefonunu istiyor, getiriyor, bunu abine ver diyoruz ”aah aah” diyerek veriyor. Çok şaşırtıcı. Bakıcısına iyice alıştı, bazen bana gelmiyor onun kucağından, seviniyorum. Kapı açılır açılmaz ya da birini giyinirken gördüğünde hemen bay bay yapıyor ve tam güvenlik kapısının orada aynı bizim gibi elini kaldırarak kulübede oturan kişiye selam veriyor

Eren iştahlı bir çocuk. İki gündür dilim dilim muz veriyorum, kuş gibi ağzını açması beni benden alıyor. Gece öğününü ben yediriyorum, kaşık maması bir kase. Onu yediği zaman içim rahat oluyor, acıktığı için uyandığını düşünmediğimden.

Bu aşırı hareketliliğin sonucu olarak sürekli ufak-tefek kazalar atlatıyor. Düşme, çarpma sıradan. Bu sabah bir çay koyana kadar küçük tuvalete girip dolap kapağına parmağını sıkıştırmayı başardı. Epey ağladı. Televizyonu merdiven sahanlığına kaldırdık, kenarındaki düğmelerden habire kurcaladığı için, tv sehpasının üzerine tırmanmak, kanepenin kenarına kadar çıkıp kaloriferin açma kapama düğmesine basmak, klima kumandalarını oyuncak gibi kullanmak en sevdiği faaliyetleri.

Klima demişken Bodrum çok soğuk birkaç gündür. Zor ısınıyoruz. Çocukluğumdaki ”sobalı odadan çıkmak istememe” durumuna geri döndüm.Hepimizde bir öksürük, aksırık, ses kısılması durumu mevcut. Bakalım kışın sonunu nasıl getireceğiz.

Emre çok büyüdü. Çok anlamlı, güzel cümleler kuruyor. Soğuktan şikayet ediyordum bu sabah ve dedi ki ” Eski yılları hatırla anne, ben bebekken yaşadığımız farklı ülkelerde soğuk değil miydi?” Çok tatlı çok. Hiç kazak giymezdi geçen yıl, şimdi çıkarmıyor, salata yemezdi ufaktan denemeye başlamış okulda. Yeni bir arkadaş ismi geçiyor bu ara , Eren onun adı da. Max’dan sonra umuyorum ki yıldızının barıştığı yeni birini bulmuştur.

Yeni bir kitabım yok Pekin Ördeği’nden sonra. Biraz mola. Ama yeni bir hatta iki şarkım var; Tindersticks isimli bir gruptan Lets Pretend ve Lennon’dan Imagine. Ara ara dinleyip transa geçiyorum. Enerji içeceği niyetine de Selçuk Balcı’dan Romiko, tam bana göre, içimdeki yayla kızı ayağa kalkıp horon tepiyor. Unutmadan hayatımda ilk kez bir vampir dizisi izliyorum. Malesef tam yedi sezonu var. Başladım, merakıma yenik düşüp hepsini izliyeceğim korkarım.

Bizde durumlar böyle 6 ocak 2015 itibariyle.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir