Kendine Ait Bir Oda, Aşk ve Gurur

Ekim 28, 2016
253
Views

1882’de doğup, 1941’de kendini nehre atarak intihar eden Woolf’u ilk kez okudum. Vikipedi bu kitapla ilgili, bakın ne diyor:

”1929 tarihli “Kendine Ait Bir Oda” feminist hareketin klasik bir kitabı olarak kabul edilir.
Kadın hareketinin elden düşürmediği önemli kitaplardan biri olan Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf’un belki de en kolay okunan kitabıdır. Çünkü konu çok somuttur: “Kadın ve Edebiyat.”
Erkeklerin kadınlara bıkıp usanmadan tekrarladıkları ‘ezeli’ ve de ‘ezici’ bir soru vardır: “Bizler kadar düşünme yeteneğiniz olduğunu ileri sürüyorsunuz. Madem öyle, neden Shakespeare gibi bir deha çıkaramadınız?” İşte Virginia Woolf bu ‘yakıcı’ soruya, tarihsel ilişkilerin kökenine inip kütüphane raflarında şöyle bir gezindikten ve de kısa bir kadın edebiyatı tarihçesi çıkardıktan sonra esaslı bir yanıt getiriyor. Ve şöyle sesleniyor kadınlara: “Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!..”

Yazar ve üslubu hakkında herhangi bir inceleme yapmamıştım . Sonuç olarak feminist hareket için önemini ve yaşadığı 1800’leri göz önüne almadan değerlendiremeyiz. Önemli bir eser olduğunu kabul ediyorum ancak bana okuma keyfi vermedi. Sıkılarak, ittire ittire, atlayarak okudum. Özetle kitap şunu diyor:

”Eğer kurmaca eserler yazacaksa bir kadının parası ve kendine ait bir odası olmalıdır. ”

”Bu konuşma sırasında size Shakespeare’in bir kız kardeşi olduğunu söylemiştim ama onu Shakespeare’in biyografisinde aramayın. Genç yaşta öldü bu kız kardeş, heyhat, hiç bir zaman tek sözcük yazmadı. İnancım şu ki , tek sözcük yazmadan ölen ve o yol kavşağında gömülü olan bu şair hala yaşıyor. O, sizin içinizde, benim içimde ve bulaşıkları yıkayıp çocukları yatırdıkları için bu gece burada olmayan birçok kadının içinde yaşıyor. O yaşıyor çünkü büyük şairler ölmez, sürüp giden hayallerdir onlar, ete kemiğe bürünüp bizim aramızda yürüme fırsatına ihtiyaç duyarlar yalnızca. Bence siz bu fırsatı o şaire verme gücüne sahip olmak üzeresiniz artık. Zira inanıyorum ki eğer yüz yıl daha yaşarsak ve her birimiz yılda 500 sterline ve kendimize ait bir odaya sahip olursak; eğer tam anlamıyla düşündüğümüzü yazacak özgürlük alışkanlığımız ve cesaretimiz olursa; eğer ortak oturma odasından biraz kaçıp kurtulur da insanları her zaman birbirleriyle ilişki halinde değil, gerçeklikle ve aynı zamanda gökyüzüyle, ağaçlarla ya da kendi içlerinde her ne varsa onunla ilişki halinde görürsek; eğer Milton’un umacısını görmezden gelirsek çünkü hiç kimse manzarayı kapatmamalı; eğer tutunacak bir kol olmadan tek başına yürüdüğümüz ve yalnızca erkeklerin ve kadınların dünyasıyla değil, gerçekliğin dünyasıyla ilişkide olduğumuz gerçeğiyle, çünkü bu bir gerçektir, yüzleşirsek, o zaman o fırsat gelecek ve Shakespeare’in kız kardeşi olan ölü şair çoğu kez saklandığı bedeni giyecektir üstüne. Yaşamını, ağabeyinin kendisinden önce yaptığı gibi, selefleri olan meçhul insanların yaşamlarını çekip alarak doğacaktır. ”

Kendine Ait Bir Oda, Aşk ve Gurur

Sosyal medyada sık sık karşıma çıkan, yine herkesin ayılıp bayıldığı, adına ne tezler ne araştırmalar yazılmış, Jane Austen’in Aşk ve Gurur’u da aynı kaderin kurbanı oldu. Sevmedim, sevemedim. Sayfalarca Bingley, Bennet, Bay Darcy kimdir, nedir diye sabrettim ama yok. Ne kurgu, ne dil, ne anlatım hiç bir şey beni çekmedi. (Aynı kitap Gurur ve Önyargı adıyla da yayınlanmış efendim)

Gene Vikipedi’ye göre bakın yazar kimmiş?

”Jane Austen, dünyanın en ünlü yazarlarından biridir. Yaşadığı döneme ilişkin tasvirleri ve kahramanlarının karakterleri romanlarının klasikler arasında yer almasını sağlamıştır. Jane Austen bir köy papazının yedinci çocuğuydu. Babası tarafından eğitilmişti. O dönemdeki kadınlardan daha iyi bir eğitim aldığı için şanslıydı. Ebeveyni, çocukların hayal gücüne dayalı oyunlarını cesaretlendirdi. Papaz evinin ahırını, yaz tatillerinde ailelerin oyunlar sahneye koyabileceği küçük bir tiyatroya çevirdiler. Austen, 12 yaşına geldiğinde kendi hikayelerini yazıyordu; fakat ilk romanının yayımlanması için yaklaşık 25 yıl daha geçmesi gerekecekti. Austen’in romanları, günümüzde oldukça popülerdir. İnsanların zaaflarını esprili bir anlayış ve zarif bir mizahla eserlerinde işlemiştir. Romanlarının başkahramanlarının hepsi kadındır ve romanlarının hepsi de mutlu bir evlilikle sona ermiştir. İlk olarak Aşk ve Yaşam (1811) adlı kitabı basıldı. Bunu Gurur ve Önyargı (1813), Mansfield Parkı (1814) ve Emma (1816) takip etmiştir. Northanger Manastırı ve İkna romanlarının her ikisi de Austen’in ölümünden sonra 1818’de basılmıştır. Bütün bu romanlar anonim olarak yayımlanmıştır.”




Vallahi çok üzgünüm ama keyif almadım; Woolf ve Austen’den. Klasikler sınıfında olduklarından ele alınıp karıştırılmayı elbette hak ediyorlar ama galiba 10’lu ,bilemedin 20’li yaşlarda..

Etiketler:
·
Kategori:
Kitap Yorumu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir