Kurtlarla Koşan Kadınlar

Ekim 21, 2016
273
Views

Yorumum: Farklı bir üslup, zengin bir anlatım, kolayca okunmayacak bir kitap. Biraz masal, biraz hikaye, biraz felsefe, biraz psikoloji..145 hafta NY Times Çok Satanlar listesinde kalan eserin çok ciddi bir emeğin ürünü olduğu kesin. Yazar aynı zamanda bir psikiyatrist ve Jung ekolünü takip ediyor. Her fırsatta Freud’a giydirmeyi de ihmal etmiyor. (Freud’un ailesinde şişman kadınlar alay konusuymuş mesela). Ayrıca kendini cantadora olarak adlandırıyor; yani eski öyküleri derleyen kişi. 


Neden kurt? Çünkü yazar diyor ki:

” Sağlıklı kurtlar ve sağlıklı kadınlar belirli ruhsal karakteristikleri paylaşırlar: Keskin bir duyarlılık, oyuncu bir ruh ve yoğun bir kendini adama kapasitesi. Ancak ikisi de sürekli avlanmış, taciz edilmiş ve yanlış bir şekilde obur, sapkın, son derece saldırgan ve düşmanlarından daha az değerli olarak tanımlanmıştır. ”

Yazar, yıllar boyu farklı din-ırka mensup kadınlardan ama en çok kendi sülalesinin kadınlarından dinlediği masalları (Bazı Andersen masalları da var), efsaneleri , öyküleri irdeleyerek ”kadın” olgusunu inceliyor. Kitap 2003’de yayınlandığında muhtemelen öne sürdüğü fikirlerle epey gürültü koparmıştı ama bugün yani tam 13 yıl sonra bana çok ”olağanüstü, muhteşem ” gibi gelmedi. Kadınların negatif ayrımcılığa maruz kaldıkları kesin hem de yüzde yüz ama erkekler vahşi ruhları ile çok mu hemhal? Hele günümüzde avcı-toplayıcı erkek cinsinin giderek kadınsılaştığı reddedilemez bir gerçek. Şu açıdan güzel ; özellikle kız çocuk sahibi ana-babaların kızlarının her koşulda hanım hanımcık, alçak gönüllü, terbiyeli olmalarının pek de iyi bir şey olmadığını ısrarla ve güzelce anlatıyor. ”Ne zaman fazla terbiyeli bir çocuk görsem orada bazı şeylerin ters gittiğini düşünürüm ” diyor.


Çok beğendiğim bazı alıntıları (Alıntı sonunda, yazarın, hangi masala dayanarak bu çıkarımları yaptığını parantez içinde belirttim) paylaşayım: 

”Peri masalları on sayfada sona erse de yaşamlarımız daha uzun sürer. Bizler çok ciltli kitap takımlarıyız. Hayatımızın bir bölümü duvara toslayıp yansa da her zaman bizi bekleyen bir bölüm ve sonra başka bir bölüm daha vardır.Bir başarısızlıktan nefret ederek zamanınızı harcamayın. Başarısızlık, başarıdan daha büyük bir öğretmendir.” (Kırmızı Ayakkabılar)

”Doğru bir şekilde kullanmaları halinde dünyanın güzel bir yere dönüşeceğine inanmış daha büyük genç kızlarla çalışırken ,kendimi her zaman yaşlı, boz bir köpek gibi hissederim. Pençelerimi gözlerime koyup inlemek isterim çünkü onların görmediği şeyleri görürüm ve özellikle rahat durmaz, söz dinlemez kişiler olmaları halinde , sarsılıp uyanmadan önce hiç değilse bir kereliğine bir yok ediciyle ilişkiye girmekte ısrar edeceklerini bilirim.” (Mavi Sakal)

”..kadınlar neden kendilerini ait olmadıkları şekillere sokmak için eğilip bükülmeye çalışıp dururlar? Bu soruna dair yıllar süren klinik gözlemlerimden yola çıkarak bunun nedeninin derinlere yerleşmiş bir mazohizm ya da habis bir şekilde kendine zarar vermeye adanmışlık veya bu yapıda herhangi bir şey olmadığını söylemeliyim.Bunun nedeni çoğu zaman kadınların sadece bilmemesidir. Annelik görmemiş olmasıdır.”(Çirkin Ördek Yavrusu)

” Farklı bir çocuğa sahip olan annenin kötü niyetli bir kültüre karşı koyması için Siphos’un sabrına, Kiklop’un korkunçluğuna ve Kaliban’ın sert postuna sahip olması gerekir. En yıkıcı kültürel koşullar, insanın ruhuna danışmadan boyun eğmesinde ısrar eden, bir kadını ruhu ile toplum arasında seçim yapmaya zorlayan, bedenin temizlenmesi gereken bir şey ya da emirle düzene sokulacak bir tapınak olarak görüldüğü, yeni, olağandışı ya da farklı olanın hiç bir zevk uyandırmadığı, merak ve yaratıcılığın ödüllendirilmek yerine cezalandırılıp küçümsendiği ya da ancak bu kişi kadın değilse ödüllendirildiği, bir kadın ne zaman cezalandırılsa bunun onun kendi iyiliği için yapıldığı, ruhun kendi başına bir varlık olarak görülmediği toplumlarda görülür. ” (Çirkin Ördek Yavrusu)

” Artık size vermedikleri şeyler üzerinde zaman harcamayı bırakıp, zamanınızı daha çok ait olduğunuz insanları bulmaya ayırmalısınız. Belki de özgün ailenize ait değilsiniz. Genetik olarak ailenizin bir üyesi olsanız da huy bakımından belki başka bir insan grubuna aitsiniz. Ya da ailenize üstünkörü bir şekilde ait olabilirsiniz, bu sırada ruhunuz sıçrayarak dışarı çıkar, yoldan aşağı koşar ve başka bir yerde oburca, şapır şupur tinsel kurabiyeler yiyerek mutlu olur.” (Çirkin Ördek Yavrusu)

”Kimi zaman hayat vahşi kadın için daha baştan yanlış gitmeye başlar. Birçok kadının çocukken kendilerini dikkatle süzüp ‘Bu küçük yabancı aileye sızmayı nasıl becerdi?’ diye düşünen ana-babası olmuştur. Kimi ana babanın ise aklı hep bir karış havadadır. Çocuğu görmezden gelir, istismar eder ya da ona buz gibi gözlerle bakar. Bu deneyimi yaşamış olan kadınlar, cesaretlerini kaybetmesinler. Buna sizin hatalarınız yol açmadı ama siz de yaramaz  bir çocuğa ya da yanlarından ayrılmayan bir baş belasına dönüşerek intikamınızı bir güzel aldınız.” (Çirkin Ördek Yavrusu)

Kitapla ilgili tanımadığım bir bloggerın ”Hanım Kızım Senin Pençelerini kim Söktü?” başlıklı yayınını ve Ece Temelkuran’ın milliyette çıkmış yazısını da ekliyorum. 


Bende oldukça farklı tatlar bırakan Kurtlarla Koşan Kadınlar, okunmayı hak ediyor ama akıcı, sürükleyici bir kurgu beklentiniz olmasın derim son olarak. 

Etiketler:
Kategori:
Kitap Yorumu · Psikoloji

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir