1. Nemrut Dağı: 2012 yazında cayır cayır yanan bir ağustos günü, gebe bir arkadaş ve 2 yaşını yeni geçmiş Emre ile tırmandık Nemrut dağına. Siverek’de yaşıyorduk, 3-4 saatlik yoldu, iyi ki de gitmişiz. Bizim ekibi görenler siz deli misiniz dese de üstelik ayağımda uyduruk hasır tabanlı bez ayakkabılarla yavaş yavaş çıktık çakıllı, taşlı yolu.
Çok etkileyici bir yer. Etrafta tek bir ağaç olmayan çıplak dağlar, yüksek bir tepede dev heykeller. İnsanoğlunun faniliği, doğa karşısındaki acizliğimiz.. Acayip duygular adeta bir trans hali oluşturdu bende. O gece tepenin eteğinde bir pansiyonda kaldık, Emre bir buçuğa kadar ağladı, artık kaçta uyudu bilmiyorum ama sabah dörtte başka bir arkadaşla tekrar tırmanıp gün doğumunu izledim.
Sadece yaz aylarında gidilebilecek bu efsanevi mekana ilk fırsatta herkes gitsin isterim.
2. Mardin: Bir başka efsane de Mardin. Büyüleyici mutfağı, olağanüstü Mezopotomya ovası ile kesinlikle beni en çok etkileyen şehirlerden biri.
3. Kos: Berlin dışında gidebildiğim tek yurt dışı seyahatim. Şu resme bakın, çok güzel değil mi?
TÜM YORUMLAR
Bahsettiğiniz üç yeri de görmeyi çok isterim 🙂
O merdivenlerde şarkı dinlemeyi ya da sevdiğin bir insanla vakit geçireceksin. Nemrut Dağını yol üzerinde gördüm sadece durma şansımız yoktu. Gerçekten buraya tekrar gelmem lazım dedim 🙂 Gizemi hoşuma gitmişti 🙂
Keşke gidebilseymişsin, çok yazık olmuş
Ben de geçen yıl Nemrut'a gitmiş ve çok etkilenmiştim. Bu yıl da 19 mayısta gittiğimiz kapadokyadan çok etkilendim
Sercan, hoşgeldin:)