Bir şekilde ( insta aleminde olsa gerek) karşıma çıkan kitap beni adıyla cezbetti, ortalığın terapiden terapistten geçilmediği şu acınası zamanlarda bu alanın ”İtirafçı” sına kayıtsız kalamadım.
Bir Şifa Bağımlısının İtirafları kitabını genel olarak sevdim, üç beş cümle ve bir-iki tecrübeye dayanarak yazılmış olabilir mi diye endişeleniyordum; öyle değil. Yazar, şifacılar gezegeninde epey mesai ve para harcamış. Yazdığı her şeyi bizzat deneyimlemiş, içten ve gerçekçi davranmış.
Tek eleştirim üslup konusundaki karışıklık oldu. Daha espirili, komik bir anlatım bekliyordum. Herhalde gerçekten faydasını gördüğü yoga, nefes, dans gibi pratiklerde övücü, sıcak ve olumlu bir dil kullanırken pek de işe yaramadığını düşündüğü detoks, astroloji, şamanizm gibi pratiklerde eleştirisini mizahi bir dille ifade etmiş.
Özellikle ”Şifacıya Gideceklere Tavsiyeler” bölümünü çok faydalı buldum. Madem gidiyoruz ve gitmeye de devam edeceğiz, yıllarını bu arayışa vermiş birinin somut önerilerini okumamız çok yerinde olur; zaman ve para kaybını azaltır.
ŞİFA konusu azıcık mürekkep yalamış her kadın ve erkeğin karşısına geliyor. Neredeyse bütün destek sistemlerini kaybettiğimiz – büyük aileler, komşular, akrabalar, ev oturmaları ve yakın arkadaşlarla geçirilen yıllar- , gelenek ve göreneklerin olumsuz etkilerinden kurtulacağız derken olumlu taraflarından da mahrum kaldığımız (Lohusanın 40 gün yalnız bırakılmaması mesela) , çekirdek aile, bazen de tek ebeveyn olarak yaşadığımız bu yalnızlık çağında onca zorlukla nasıl başa çıkacağız? Zaten Başak hanımın şifacılarla tanışması kızının saç dökülmesi ve zayıf bağışıklık sistemi sebebiyle oluyor. Yani hemşireler, hayat denen şu inişli çıkışlı, dikenli çiçekli yolculukta kimse yapayalnız olmayı hak etmiyor. Ne demiş Didem Madak:
İki sigaram kaldı bu gece için maviş anne
Didem Madak, Mutsuza Kim Bakacak?
İki muhabbet kuşum.
İki kendim varmış maviş anne
Biri benmişim, biri mutsuz
Ben ölürsem maviş anne, mutsuza kim bakacak?
Dünyaya bile bir dünya anne lazım.
Biri sen ol maviş anne, biri ben.
Dünyanın bütün sabahlarına iki bilet al da
birlikte gidelim maviş anne
Bana da kendi serüvenimden bir yer ayırt,
Şefkate söyle o da gelsin.
Özledim onu, o da gelsin saçlarıma dokunsun
Bilir misin, büyüler bile ninniyle büyür
Temiz kokan pazen gecelikler, şehriye çorbası…
Hepsi, hepsi ninniyle büyür.
Bilir misin maviş anne?
Ben çekildiğim her fotoğrafta
Defolu bir kelebek gibi çıkarım.
Annemizin dizine başımızı koyamayınca hipnozla geçmiş yaşamların peşine düşüyoruz, kardeşimizle karşılıklı kahkahalar atamayıp yeri gelince de ağlayamıyorsak, rehber ruhumuzun portresini çizdirmeye uğraşıyoruz, nefesle kafayı bulup özümüzde sevilmeye değer miyiz anlamak istiyoruz.
Şifa ilişkide ama o ilişkiler artık yok. Aradığımız ilişkiler, ekranı durmadan kaydıran baş ve işaret parmaklarımızın arasında yok oldu. Bu da demek oluyor ki şifacılar artık baş köşede.
Yazarın vardığı sonucu dürüstlükle ifade etmesine bayıldım:
”Ada için başlayan şifa bulma çabalarım 12 yıl sürdü. 30 küsur şifacıya, eğitimlere ve programlara gittim; sonunda vardığım nokta şu: MUCİZELERE İNANMAK İSTİYORUM. Bir kişinin sihirli formülü, cevabı, şifa anahtarını elinde bulundurması ve ısrarla birilerini iyileştirebileceğini iddia etmesi çok hoşuma gidiyor. ” s.203
Ben hem faydalı buldum hem de ilham verici. Tavsiye ediyorum.