Başka cins köpekleri bilmiyorum ama siz siz olun labrador alacaksanız uzunca bir süre yaşamınızı askıya almaya hazır olun.
13 aylık bir labrador-retriever olan Diesel’i sadece 1 hafta misafir edebildik. Eşime kalsa bu koskoca köpeğe evin içinde bakacaktı. Bahçedeki yeri hazırlanana kadar yaklaşık 12 saat evde durdu ve simsiyah tüylerini temizlemek 24 saatimi aldı. Ayrıca gözleriyle hatta tüm varlığı ile sürekli sizi takip ediyor ve ayağa kalktığınız an peşinize düşüyor. Tıpkı küçük çocuğunuzu uyutup ”Aman uyanmasın” diye parmak ucunda yürürsünüz ya işte tam olarak o duyguyu yaşadım. Hareketsiz durduğu, uzandığı anlar dakikalarla sınırlı, dolanmak, koklamak, eve giren herkese atlamak, koklamak istiyor. Koltukta uzanırken gelip burnuyla, diliyle dokunuyor.
Bahçedeki alanı çitle çevirdikten sonra rahat ederiz sandık fakat hava 40 derece, sürekli güneşin altında duruyor. Köşede bir tahta vardı kocaman, onun altına yatıyordu hep. Sabahın köründe, 06.00 olmadan havlamaya, koşturmaya başlıyordu.
Eve geldikten sonraki 2-3 saatte çocukların hevesi geçti. Zaten hayvan kocaman, yalnız başlarına dolaştırmaları mümkün değil, kedi görünce atlıyor, çekiştiriyor insanı. Günde iki kez gezdirmek asla yeterli değil, henüz çok genç olduğu için harekete- oyuna daha çok ihtiyaç duyuyordu herhalde. En az 10-15 kez top atıp geri getirmesini beklemek, her defasında ödül maması vermek gibi işleri çoğunlukla ben yapmak zorunda kaldım.
Tuvalet eğitimi olmasına rağmen sitenin bütün yollarına kaka yaptı ve maalesef hep ishaldi. Üstüne su dökerek, begonvil yapraklarıyla kapatarak baş etmeye çalıştım.
Onun alanı tam yatak odamızın camlarının dibinde olunca 2 gece sonra lohusa kadın moduma geri döndüm. Hep uykusuzum, hava 40 derecenin üstünde, kaçıp yattığım odanın kliması bozulmuş, teyzemler gelmiş. Pazartesi gece gelmiştik eve, cuma günü Diesel’le yolumuzu ayırmaya karar verdim. Nasıl takıldım, nasıl bir anksiyete; bozuk plak gibi uyanık olduğum her an bu ayrılığı nasıl organize edeceğimi düşünüyorum, yüzüm hiç gülmüyor, eşimle konuşamıyorum da – onun kabul etmeyeceğini düşünüyorum-, ya geri almazlarsa, ya şöyle olursa ya böyle olursa… Güvendiğim birkaç kişiye yazdım sahiplenecek kimse bulabilir miyiz diye. Olumlu cevap alamadım. Veteriner arkadaşım da ”Kimse büyük köpek istemez, herkes yavruların peşinde, hiç uğraşma” deyince iyice emin oldum.
Sonunda kendim aradım aldığımız yeri. Şükürler olsun ki görevlilerden kadın olan -elbette- bendeki tereddüdü görünce ”Olur da işler ters giderse köpeği geri getirin, kimseye vermeye uğraşmayın ” demişti. Utanıyorum da sadece 1 haftada vazgeçmiş olmaktan. Telefonu açan Tarkan Beye durumu anlattım, gayet sakin ”Elbette getirebilirsiniz” deyince yaşadığım rahatlamayı tarife kelimeler yetmez.
Bütün ısrarıma rağmen eşim yalnız yaptı dönüş yolculuğunu. Benimle gitmek istemedi. Eşyasını, mamasını, suyunu, minderini nasıl istekle hazırladım bilemezsiniz.
Daha küçük, sakin bir köpek seçsek farklı olur muydu bilmiyorum ama bir canlının sorumluluğunu almak, onun için günümüm akışını değiştirmek, içten içe dertlenmek vb şeyler hiç bana göre değilmiş; biliyordum da demek ki unutuyor insan.
Hoşçakal Diesel. Yuvana döndüğün için senin de mutlu olduğunu biliyorum.