Geri Sayım 24- Denizin Karşı Kıyısı

Aralık 8, 2024
68
Views

Şakır şakır yağan yağmura ve  fırtına uyarısına kulaklarımızı tıkayıp sabahın köründe Kos yollarına düştük. Dünkü tatsız ruh halimizden sonra gitmemeye karar vermiştim. Sabaha kadar ara ara uyanıp gitmek istemediğimden emin olduğumu kendime söylediysem de 06.30’da eşim uyandırınca o saatte gidelim-gitmeyelim tantanası yaşamaktansa paşa paşa kalkıp hazırlandım 🙂

Bir röportajda Kızılcık Şerbeti’nin Nursema’sı sırf hayır diyemediği için (aslında eczacıya ayıp olmasın diye demiş) 3000 liralık ürün aldığını söylüyordu. Ben de ”Gelmek istemiyorum” dememek için Kos’a gittim.

Erkenci olduğumuz için 09.00’da kalkacak feribot için 2 saat önceden çıktık. İki arkadaşımızı da alıp 08.00 olmadan limana ulaştık. Yağacak mı, açacak mı vs derken hiç aksilik olmadan Kos’a ulaşıverdik. Maalesef hem kış hem pazar günü olunca in cin top oynuyordu ve neredeyse tüm restoranlar, marketler ve dükkanlar kapalıydı.

Uzun uzun yürüyüp ekibin aklındaki birkaç yerin kapalı olduğunu görünce rastgele bir mekandan rezervasyon yapıp Noel pazarına yürüdük. Oldukça mütevazi bir kermes havasındaki sokağı turlayıp Meet 2 Eat adında bir yere çöktük. Ambiyans sönük olsa da maşallah, çok güzel, merhaba, tamam gibi pek çok sözcüğü gayet rahat söyleyen sempatik garson ve lezzetli sarımsaklı ekmek/ cacık keyfimizi yerine getirdi.

Bol kahkahalı, gürültülü ortamı vakitlice bırakıp diğer restoran için yürümeye başladık çünkü feribota 16.00’da binmemiz gerekiyordu. Sağa sola bakınarak , mis gibi havanın tadını çıkardık. (Yağmur yağdı ama o sırada kapalı mekandaydık. )

Sokaklardan birkaç kare:

Bizim iç mekanlarda nazlı nazlı büyütmeye uğraştığımız bitki ağaç olmuş

 

Airbnb eviymiş. O kadar güzel ki.

Sonrası yeme içme. Sohbet muhabbet. Neyse ki çocuklar gün boyu sorun yaşamadılar. Elektrik kesilir de internet olmaz diye endişe etmiştim. Bütün gün klimasız, bilgisayarsız kalsalar benim de aklım evde kalacaktı. Çok şükür.

Dönüş feribotunda izdiham vardı. Kapalı alt katta yer bulmak için iki tur atıp -nedense- montları-çantaları koltuklara yığmış insanlardan yer istedik. Yarımız üst katta açık alanda oturdu. Çoluk çocuk, yaşlı genç herkes bu mevsimde Kos’a akın etmişti. Gümrüksüz dükkanda kasa kuyruğuna girmeyi göze alamadık. O kadar keşmekeşti. Eve neredeyse 20.00’de geldik. Eren ödevlerini yapmamış, benim diz üstünün faresi kaybolmuş vs. Kendimizi tuttuk, gerilmedik.

Uzun ve yorucu bir gündü.

Yemek yediğimiz yerin adı Emad Fish Restaurant. Salaş bir yerdi. Meze yoktu. Balıkları sabah seçip ayırttı arkadaşlar. Kalamar, ahtapot, tekir yedik. Sekiz kişi 105 euro hesap geldi; bedava ! Bodrum’da 2 kişi en kötü mekanda 2-3 bin lira ödüyor. Alkol yoktu yalnız.

 

Noel süslemeleri var aslında ama her yer kapalıydı 🙁

Not: Bu yaşa kadar nasıl oldu da kulak üstü kulaklık almadım? Ölçüsüzce konuşan, gülen, çakırkeyf olmayı yanlış anlayan bir feribot dolusu insanın arasında müzik dinledim, dizi izledim. Benim gibi ses hassasiyetiniz varsa hemen alın arkadaşlar. Dünya ile savaşmak da bir yere kadar.

Kategori:
Günlük · Seyahat

TÜM YORUMLAR

  • Pazar günü çoğu yer kapalı olur yine de bazı yerlerin açık oluşuna sevindim..yağmurlu da olsa havası güzel ve hafiftir,kulaklık olayına gelince evet ben de sizinle aynı fikirdeyim 🙂
    Sevgiler..

    Kiremithanem Aralık 8, 2024 10:55 pm Yanıtla
  • Yazın bizde bir tatil köyünde kalmıştık, merkezden uzak bir köydü. çok memnun kalmıştık.

    buket Aralık 9, 2024 12:05 pm Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir