Bugün yine uykusuzum sevgili blog. Yo, tahmin ettiğin gibi değil, Eren uyudu ama ben uyuyamadım. Sabaha karşı dörtte uyandım, dön sağa dön sola derken yarım saat geçti. ‘Madem uyuyamıyorum bari kitabımı bitireyim’ dedim. Yedi gibi kitap bitti, sekiz gibi Emre odaya geldi, az sonra Eren uyandı , babama havale edip bebeleri , uykuya devam etmeye çalıştım. O arada Emre’nin kakası gelmiş, kalkıp poposunu sildim. Dokuz buçukta yatağı mecburen terkettim.
Bu kitap ve Emrah Serbes kişisel öykümde önemli bir yerde duruyor. Çünkü ben sıkı bir Behzat Ç. tutkunuydum. Pazar akşamları ‘keşke bu gece Behzat olsa’ diye geçiyor aklımdan hala . İki sinema filmine de ilk gösterime girdiği gün, ilk seansta gittim. Pilli bebek dinler oldum. Jenerik müziğini duyunca içim keyifle doluyor. Harun’un seviyorum merkez başlıklı efsane sahnesini hatırlayıp gülümserim kendi kendime. Hayalet’in Ilgın’a duyduğu aşk, Akbaba’nın ”Ben olmuşum cinayet”cümlesi , dördünün evde içip muhabbet ettiği bölüm, meyhanede çalan Neşet Ertaş gibi nice sahnesiyle bende derin izler bıraktı bu dizi.
Evli, mutlu, çocuklu kadınsın, ne işin olur cinayetle, polisle, rakıyla, meyhaneyle diyecek olursan ki bazen ben bile kendime soruyorum bunu ; olayın özeti basitçe şu: ‘fuck the system’ diyebiliyorsa birisi ben orada şöyle bir duruyorum… Kapitalizmin iliğimizi kemiğimizi sömürdüğü , yüzyıllar sürecek kredilerle esir edildiğimiz, doğruyu söyleyenin dokuz köyden kovulduğu , paranın tek tanrı olduğu şu zamanda birisi kafa tutuyor tüm haksızlıklara. Genç savcının ”Bana senin gibi üstlerinden korkmayacak biri lazım” dediği biri Behzat Ç. Sonunda savcı bile ”Sen haklısın, biz kimiz ki?” dese de çözüyor işte amirim cinayeti. Kitapta bile olsa ruhuma iyi geliyor hala Don Kişot’ların varlığını bilmek. Arka fonda sadece Türkiye’de doğanların bileceği onca arabesk öğeyle Behzat en içimizden ,isimsiz bir kahraman son tahlilide.
Diziyi seyretmiş olmak kitabı daha zevkli kıldı benim için. Harun, Hayalet ve Akbaba (gerçek isimleri tam hatırlayamadım) karakterleri öyle güzel ete kemiğe büründürmüş ki kafamda hep onların resmi ile çevirdim sayfaları. Serinin ilk kitabıymış bu ; Ercüment Çözer, Memduh Başgan , Behzat’ın annesi yok o nedenle. Süssüz bir dille, basitçe yazılmış hissi uyandırdı bende. Diziyi izlemesem de severek okurdum ama iz bırakmazdı sanıyorum.
Romandaki her karakter gerçek hayatta bir kaybeden aslında. Boşanmış, kızı intihar etmiş, karısı psikoloğu ile evlenmiş Behzat, öğrenci evi gibi bir evde yaşayan, piknik tüpü üstünde menemen-yumurta ile doyan ,polis telsizi ile uyuyan, umutsuz aşklara düşmüş Akbaba ve Hayalet ..
Offf, ne yazayım başka, eve gitmeli, bu gece internetten beş-on bölüm izlemeli, başka türlü olmayacak.
h- seviyorum merkez! seviyorum! m-gereksiz anons yapmayalım. kodun ne sesin?! h- kodu söyleyeyim ben kodu. hayatımın a. kodu!! hayatımın a. koduu!!! |
Hüseyin’in meyhanesi |
resim: https://cennetingozyasları.tumblr.com |
Listelist nefis bir liste yapmış, dursun bir kenarda: