Kitabın ilk basım tarihi 1997. Aradan geçen 23 yıl duygusal zeka seviyemizin insanlık çapında iyice düştüğü yıllar oldu değil mi?
Peki, nedir bu duygusal zeka ?
”Duygusal zeka: İnsan duygularını yorumlama, yönetme ve kontrol altında tutma becerisini ifade eder.”
Yani?? Doğrusu bu tanımdan pek bir şey anlamadım ve duygusal zeka nasıl ölçülür hiçbir fikrim yok ama şurası net:
”Duygularımızı tanımamız ŞART! Ne hissediyorsun sorusuna cevap verebilmek pek çok şeyin – tatminkar ve huzurlu bir hayatın- ilk koşulu. ”
Yazarlar diyor ki ailenin küçülmesi, ana-babanın uzun saatler çalışması ve sokakta oynamanın azalması özetle çocuklarımızın giderek daha az insanla ama daha çok makine veya ekranla temas etmesi onların duygularıyla olan bağlantısını koparıyor ve şiddet / bağımlılık/ yeme bozukluğu vb davranışlar tırmanıyor.
Peki, ebeveyn ne yapsın?
Öncelikle olumsuz ebeveyn tutumlarını üçe ayırmış:
- Olumsuz duyguları yok sayan, kabul etmeyen
- Olumsuz duyguyu dışa vuran çocuğu eleştiren, azarlayan, cezalandıran
- Duyguyu kabul eden, empati yapan ama müdahale etmeyen, sınır koyamayan, rehberlik etmeyen
Peki, duygu koçu olarak adlandırdıkları ebeveyn nasıl davranıyor? (Olması gereken)
Duygusal zekanın önemini anladık, peki nasıl olacak bu iş noktasına geldiğimizde ise 5 basamaklı plan şu:
- Çocuğun duygusunun farkına var
- Duyguyu yakınlaşma ve öğretme fırsatı olarak gör
- Empatiyle dinle ve duyguyu onayla
- Çocuğun duygusunu adlandırmasına yardım et
- Sorunu çözmesine yardımcı olurken sınırları da belirle
Yazması kolay da uygulaması o kadar kolay değil bence çünkü yetişkinler tanımıyor ki duyguyu. Ne hissediyorsun sorusuna adam akıllı cevap verecek kimse yok.
Neyse ki yazarlar somut önerilerde bulunmuş:
–Ağır eleştirilerden, aşağılayıcı görüşlerden ve dalga geçmekten kaçının
–Genel değil özel şeylere övgü / eleştiri yapın:
”Çok iyiydin” yerine ”Düğmeye tam zamanında bastın” gibi
”Çok dikkatsiz ve dağınıksın” yerine ”Oyuncakların her yere saçılmış” gibi
-Ebeveyn olarak ”hedeflerinizi” unutun :
Burada geçinemeyen iki kardeşin annesini örnek vermiş. Anne çocuğuna neden üzgün olduğunu soruyor, çocuk ablam bana daha iyi davransa keşke diyor, annenin cevabı ” Peki, sen ona iyi davranıyor musun” Bu yanlış bir tavır.
– ”Bunu neden yaptın?” gibi suçlama /eleştiri tonundaki sorulardan kaçının
-Çocuğun yaşamına dair ZİHİNSEL BİR HARİTA çıkarın
Bu madde çok ilgimi çekti. Çocuğumuzu tanıdığımızı düşünürüz, otomatik bir düşüncedir bu. Ne de olsa benim çocuğum, 7-24 beraberim! Aslında hiç öyle değil.
Yazarlar, çocuğun dünyasını, orada yer alan insanların yüzlerini ve kişiliklerini, çocuğun bu insanla ilgili duygularını, en iyi arkadaşlarını ve rakiplerini, sevdiği / korktuğu öğretmenleri, okulunda mutlu olduğu alanları- eylemleri , günlük programını bilmemizi öneriyor.
Elbette bu haritayı sık sık güncellemek gerekecek. Zaman ve çaba isteyen bir iş.
-Düşmanın tarafını tutmaktan kaçının
Ebeveynler kendilerini çocuklarının ters düşmeye meyilli olduğu öğretmenler, antrenörler, patronlar ve diğer ebeveynlerle aynı safta görürler. (s.123)
Ne kadar doğru di mi? Hangimiz çocuğumuza karşı öğretmenin tarafını tutmamışızdır? Sen mutlaka bir hata yapmışsındır da öğretmen sana kızmıştır dememişizdir?
”Şunu hep akılda bulunduralım: Bir konuyu veya sorunu tartışmanın amacı illa bir mutabakata varmak değil , çocuğu anladığınız mesajını ulaştırmaktır. ” s.124
-Çocuğun sorunlarına kendi çözümlerinizi dayatmayın
”Duygu koçluğuna kısa devre yaptırmanın en kestirme yolllarından biri üzgün veya kızgın bir çocuğa onun yerinde olsanız nasıl davranacağınızı söylemektir. ” s.125
Kısaca ”Ona öğüt vermeden önce nasıl hissettiğini anladığınızı gösterin” diyor.
-Seçim şansı tanıyın, isteklerine saygı gösterin
Bezelye ve patates birbirine değmesin, dondurmam fıstıklı olsun gibi sizi zorlamayacak isteklere hayır demeyin.
-Çocuğun hayal ve fantezilerine katılın
-Dürüst olun
-Birlikte çocuk kitapları okuyun
-Sabırlı olun
-Çocuğunuzu bir topluluğa katın
”Çocuğunuzun sizinle aynı değerleri ve idealleri paylaşan başka yetişkinlerle de görüşmesini sağlayın. Özellikle ergenlikte sizden uzaklaştığında bile bu kişilere güvenebilir, onlardan destek ve yönlendirme alabilir.” s.229
Kitap hakkındaki yorumum ”işe yarar” olduğu, benim dilimde oldukça güçlü bir iltifat 🙂 Okuyunuz ve okutunuz efendim.