İlk olarak şunu yazayım; kitabın güzel bir özetini, Çocuklukta Duygusal İhmal= ÇDİ ‘nin sizde olup olmadığını, CDİ ile başa çıkmak için neler yapabileceğinizi Sola Unitas web sayfasında ayrıntılı olarak bulabilirsiniz.
Nedir bu ÇDİ? Aynı sayfadan aldığım tanım:
”Çocuk, duygusal ihtiyaçlarını kendine saklaması gerektiğini öğrenir. Yemek, su, giyinme ve barınma ihtiyaçlarının önemli olduğunu, ancak duygusal ihtiyaçlarının önemli olmadığını öğrenir. En derin ve biyolojik ihtiyacı olan duygu ifadesinin önemli olmadığını öğrenir.
Kendisinin önemli olmadığını öğrenir.”
Bu ”Kendini önemli bulmamak, özellikle duygusal ihtiyaçlarının farkında olmamak, farkında olsa da önemsiz bulmak, öfkeyi kendine yaklaştırmamak / yakıştırmamak, ya değer mi şimdi ağzımızın tadını bozmaya şeklinde özetlenebilecek tavır, ebeveynin veya kocanın isteklerine hayır diyememek, bırakın onlardan bir şey talep etmeyi, bunu aklına bile getirememek ” durumlarını sizler de benim kadar çok ve acı çekerek gözlemliyor musunuz ?
ÇDİ, kendini ”Boşluk, yetersizlik” hissi olarak gösterir diyor yazar. Zaten iki kitap var: birincisi şu:

Bu kitapta çözümlere odaklanılmış. Elbette öyle mucize etkisi yaratacak hap çözüm yok. İki-üç yıl süren düzenli terapiden bahsediliyor.
İçindekiler kısmından birkaç başlık ise şöyle:

Benim anladığım şu: Çocuğunu duygusal ihmale maruz bırakan ebeveynin kendisi de ÇDİ’li oluyor; burada üç tür ebeveyn var. İyi niyetli olanlar, aşırı yoğun-yorgun-depresif olanlar ve kendini tanrı sananlar.
Anne-babanızı görmeyi dört gözle bekliyorsanız, yanlarından ayrıldığında mutlu ve iyi hissediyorsanız, sizi tanıdıklarını düşünüyorsanız ; tebrikler! Dünyadaki şanslı azınlıktansınız. Aksi durumda bir ÇDİ’li olduğumuzu kabul edip önümüzdeki maçlara bakacağız.
Öncelikle, ana-babamızla ne yapabiliriz?
Eğer narsist ebeveyniniz varsa konuşmak, ağlamak vs çözüm değil. Durumu değerlendirip bizi daha az taciz edebilecekleri yollar bulmaya çalışıyoruz. Mesela annemiz narsist ve ne zaman onun evine gitsek daha ilk dakikadan başımıza ağrılar saplanıyor. O zaman ne yapıyoruz? Onun davetlerini -bize aylarca küseceğini bilerek- geri çeviriyor ve ilk fırsatta onu kendi evimizde ağırlıyoruz. Onunla , çocukken yaşadıklarımız konusunda konuşabiliriz ancak bunu tek konuşmada değil, onlarca konuşmada minik minik yapmalıyız. İlk konuşmada tek hedefimiz içinde ÇDİ geçen bir cümle kurmak bile olabilir.
Ebeveynimiz hangi tür olursa olsun duygulardan konuşabileceğimiz bir köprü bulmak (kendi çocukluklarında yaşadıkları sıkıntılardan bahsetmek gibi) , ÇDİ kavramı ile tanıştırmak, bu kitap ya da ÇDİ konulu bir makaleden kısacık bir paragraf okumalarını sağlamak, sınırlarımızı belirlemek, onlarla buluşmadan önce söyleceklerimizi prova etmek listedeki diğer maddeler.

Sonra sıra geliyor çocuklara; yazar, çocukları da okul öncesi, ergen ve yetişkin olarak üçe ayırmış. Önerilerini 6 , 17 ve 26 yaşında üç ayrı çocuk üzerinden bir sürü örnekle somutlaştırmış.
Kısa yoldan 3 madde sunmuş bize ki çok hoşuma gitti; yaşı kaç olursa olsun şunları yapın diyor.
- Daha fazla konuşun
- Daha meraklı olun, daha çok soru sorun
- Daha fazla duygu kelimesi kullanın
Bunlar dışında çocuğunuzu gözlemleyin ve notlar alın, bu notlarla ilgili ona ger bildirim verin (yargı ve eleştiri yok) , çatışmaktan korkmayın, talepte bulunması için teşvik edin gibi öneriler var.
Özetlerken biraz yavanlaştı ama ben bu kitabı çok beğendim. Okuduğum onca ”İyileşme Kitabı” içinde en faydalı bulduklarımdan biri oldu. Gönül rahatlığıyla tavsiye ediyorum, bu kitabı altını çize çize, not ala ala okuyun, pişman olmayacaksınız.