İki-üç gündür hevesle Gökten Gelenler’i okuyorum. Beyefendiliği ve işini çok iyi yapmasıyla tanıdığımız değerli abimiz Cenk Bey’in yazdığı bir kitap olması ayrıca hoşuma gidiyor. Kitap esas olarak Sümer Medeniyeti’ni anlatsa da satır aralarında pek çok başka konu geçiyor. Cenk Bey iyi bir sinema izleyicisi ve sağlam bir araştırmacı. 6.000 yıl önce dünya üstündeki diğer insanlar avcı toplayıcı yaşam sürüp vahşi hayvanlardan kaçarken Sümer ahalisi 1400 kişilik tekstil atölyesinde çalışıyor, karmaşık kanunlar düzenliyor, şagel dedikleri gümüş paralarla alışveriş yapıyor, kil tabletlerle kütüphane kuruyor. Kral Gılgamış ölümsüzlüğün sırrını arıyor ve bu kadar şey başarmalarını açıkça Gökten Gelenler dedikleri üstün varlıklara bağlıyorlar. Biz de bu medeniyeti iki satır ile geçiştiriyoruz, üstelik Muazzez İlmiye Çığ gibi bir Sümerolog’umuz var. Cenk bey sayesinde tabletlerde neler yazdığını azıcık da olsa görmüş oldum ve kendimle gurur duydum çünkü çocuklarla ne okumuştuk kısa süre önce?
Pazartesiden beri internet yok. Türk telekomun söylediği genel bir arıza olduğu ve 25 şubata kadar devam edeceği. Yan evde var ama artık nasıl oluyorsa bizim evde bağlantı tamamen kesik. Vodafone’dan 20 GB ek paket aldım bitti. Kimse demiyor, okullar kapalı, eğitim online iken şu operatörler internet hizmetini ucuzlatsın veya ek paketler çocuklu evlere indirimli olsun. Dünyada en pahalı benzini, en pahalı ve kötü kalitede interneti, en pahalı ve kanserojen gıdaları tüketmekte çok ısrarcıyız ama olsun, pandemi yayılmasın yeter ki. Çocuklar avmlerde fink atıyor ama maske-mesafeden hiç ödün vermeyen okullarına gidemiyor. Çünkü pandemi var. O kadar kızgınım o kadar kızgınım ki anlatamam. En zoru da çaresizlik. İstersen kafandan aşağı benzin döküp kendini yak suçlu yine sensin. Yakmasaydın.
Dün ve bugün derse girmedi çocuklar.
Tek ve çok güzel bir gelişme var; pazartesi günü Emre’nin okulu hem de beş gün olarak açılıyor. Nasıl oldu, neden oldu gram ilgilenmiyorum, kaç gün açık olur onu da bilmiyorum, önümüzdeki hafta okul var ! Tek bildiğim bu. Eren ne olacak? Bakalım, yapacağız bir şeyler. Planlar günlük, hedefleri tutturursak değmeyin keyfimize. Yarına Allah kerim. İşte bunun adı Ortadoğululuk.
Dün sabah Eren uyanmış. Emre hala uyuyormuş ve ranzanın üst katında oluşturduğu ufacık tümseği fark edememiş çocuk. Bir süre sonra evde yapayalnız olduğunu anlayınca korkmuş ağlamaya başlamış. Yan komşunun kapısını çalmaya gitmiş, kapı kapanmasın diye araya terlik sıkıştırmayı da unutmamış. Ben de covid poliklinikte hasta bakıyorum. 10 gibi komşu aradı, durumu anlattı. Gidip eve bakın Emre bir yere gitmez dedim. Gerçekten de zili çalınca Emre uyanmış ve üst kata gelmiş. Yardımcı ablayı aradım, zaten gelecekti de biraz daha erken gelir misin diye.
Kendime kızdım elbette, neden biraz geç çıkmadım ki evden? Bu sabah da yalnız olacaklardı normalde, arkadaştan rica ettim. Babaları eve gelince çıkarız beraber diye düşündüm. 11:30’da küçüğün özel dersi var. Eşim arabayı hastaneden alacağını düşünmüş, ben de onun eve geleceğini düşündüm vs. Bir sürü can sıkıntısı. Yarının programını bugünden yapacaksın, iki kere iki dört. Karı-koca çalışıyor, çocuklar okulsuzluk batağında, tek araba var, bir sürü ek işler var.. Hala sabah olsun da bakarız demek, ne bileyim, en basitinden basiretsizlik.
Eren önceki akşam yerde kendine yatak hazırlayan abisine yastık uzattı. Emre teşekkür edeceği yerde ”salyalı o” diyip çocuğu kırdı. Bunun üzerine Eren, bana kimsenin ihtiyacı yok, ben işe yaramıyorum diyerek ağlamaya başladı. Dünkü olayda kapıya terlik koymasını takdir ettiğimde Emre, bir de CSGO açmaya çalışmış gibi şeyler söyleyip yine onu küçümsemenin bir yolunu buldu.
Bu sabah aceleyle evden çıkmaya çalışırken çoraplarını giydireyim de babası uğraşmasın dedim, Eren TV’ye o kadar dalıyor ki beni duymuyor. Giydiremedim. Emre hemen kardeşine bağırdı, vurmaya çalıştı, aslında bana destek olmak için. Ben de ona bağırdım ”sence şu anda buna mı ihtiyacım var” dedim. Aslında kaos beni germişti ama en kolayı çocuğa patlamak :((
Özetle acilen şu Gökten Gelenler’e ihtiyacım var benim. Baş edemiyorum, kafam ve ruhum karman çorman. Bir çarkın içinde biteviye dolanıp rüzgar nereden eserse o tarafa yöneliyorum.
TÜM YORUMLAR
Zor günlerden geçiyoruz. Ki sizler çok daha yorgunsunuz…
Geçecek bu günler de… Geçecek….
Doğru, geçmeyen ne var? Değil mi? Sağolasın.
Çook uzun zaman olmuş bu bloğu okumayalı, şu yazını okuyunca bir sevgi seli yaşadım. O kadar iyi anlıyorum ki seni, farklı hayatların aynı sıkışmışlıkları. Büyük çocuk küçük çocuk, eşler arası yanlış anlaşılmalar, yetememeler, hep yanlış yerde olduğunu düşünmek.. Ayh.
Başlık çekti beni buraya, başlığı okuyunca hah işte öğrenmem gereken bu diyerek geldim 🙂 neyse… bolşans.