Blogger Kitap Kulubünün kasım ayı kitabında hile yaptım: çocuklara aldığım 88 sayfalık kısaltılmış versiyonu okudum. Hiç okumamaktan iyidir.
Öncelikle Rus klasiklerinde isimlerin birbirine benzemesi ve uzun olması beni çok zorluyor. Nedense Pavel değil Pavel Petroviç , Arina değil Arina Vlastyevna diyorlar. Anlamıyorum Ruslarda isim kıtlığı var da o sebepten mi soyadları da söyleniyor?
Öncelikle o Bazarov densizinin yaşlı ana-babasına davranışlarına çok gıcık oldum. Ölümüne de oh olsun dedim. Zavallı anası, kocasına şöyle diyor :
” Ne yaparsın Vasiliciğim, insanın evladı kendinden kopmuş bir parçadır derler. Bir şahindir oğlumuz, canı öyle istedi, uçtu gitti işte. Seninle ben bir ağaç kovuğunda iki mantar gibiyiz, diz dize oturur bir yere gidemeyiz. ”
İş Çocuk Klasikleri çok başarılı, epeyce aldık ve yarısını okuduk. İş Bankası ve Yapı Kredi Bankası Yyayınları bizim yayın dünyamızın şövalyeleri. Sayelerinde çok güzel kitapları nispeten ucuz fiyatlara alırdık. Şimdi onlar da akıma uydu ; yine de müteşekkirim.
Hemen sevgili Meltem Gürle’nin yazısını hatırlayalım:
Hala okumadıysanız içinde bu yazının da yer aldığı ve şahane bir yılbaşı hediyesi olabilecek mükemmel kitabın görselini koyayım:


Babalar ve Oğullar’da çok büyük, dramatik olaylar yok. Daha çok diyaloglar, fikir tartışmaları üzerinden ilerliyor. Oldukça sıkıldığımı – kısa versiyonda bile- itiraf etmeliyim. 1850’lerdeki o büyük buhran, kuşaklar arasındaki çatışmayı neredeyse 200 yıl sonra okumak ilgimi çekmedi.
Kitap Kuluplerinin böyle bir yanı var; normalde eline almayacağın kitapları görev duygusu ile okuyorsun. İyi bir şey bence.
Şule bu kitabı seçerken ne düşünmüştü acaba; kallavi bir klasik mi okuyalım dedi yoksa kitabın onun için özel bir anlamı mı vardı?
Kaplan Diary hiç üşenmeden çok kapsamlı bir yazı yazmış; okumak için tık tık

TÜM YORUMLAR
Şule’nin bana bir yorumda bu kitabı ne zamandır okumak isteyip de eline alamadığından bahsettiğini hatırlıyorum. Kitap kulübü vesilesi ile aradan çıkarırız dedi bence. 😀 Kitap kulübü bana da hiç okumadığım alanda kitaplar okutturuyor vesselam.
bir devrin değil her devrin kitaplarıdır klasikler, Babalar ve Oğullar bu bağlamda mihenk taşı denebilecek bir kitaptır, hem edebi açıdan bir ilk kitap olması hasebiyle de önemlidir her ne kadar eksikleri ve kusurları olsa da ki ilklerde her zaman hata yapmak kolaydır 🙂 isimler gerçekten uzun ve yorucu. Sizlerle aynı kulüpte aynı zamanlarda aynı kitapları okumak ve sonrasında farklı yorumlarda buluşmak harika, emeğinize sağlık
Okuma kuluplerinin en sevdiğim yanı bu; bir sürü insan aynı cümlelerden ne çok farklı yerlere gidiyoruz. Teşekkürler yorum için. Algernon’a Çiçekler‘in yorumlarında buluşmak üzere.
Öncelikle BKK ne katılmanıza sevindim. Rus yazarların kitaplarında yer alan karakterlerin uzun isimleri benim de canımı sıkıyor fakat yapacak bir şey yok:) Sanırım ikinci isimleri babalarının isimlerinden alıyorlar.
Bazarov’un annesinden yaptığınız alıntı romanın özeti gibi. Bu durum geçmişten bugüne değişmedi ve gelecekte de kuşak çatışması olacak muhtemelen. Çocuklar kendi başlarına ayakta durmayı başardıkları zaman geçmişte anne babalarının ne zorluklar çekerek onları hayata hazırladıklarını pek önemsemiyorlar. Anne babalar da bu bizim çocuğumuz, onu biz dünyaya getirdik diyerek çocuklarının densizliklerini sineye çekme olgunluğunu gösteriyorlar.
Kırmızı Kitap ve yazarını bilmiyordum fakat internette biraz araştırdım. Özellikle niçin klasik okumalıyız sorusuna yazarın Italo Calvino’dan yaptığı alıntılar muhteşem.
Kitaba dönecek olursam; Konunun ilginizi çekmediğini söylüyorsunuz. Belki on yıl sonra ilginizi çekebilir. Benim bu kitaptan kazancım sadece 19. YY da Rusların sosyal yaşamı ve kültürünü öğrenmek değil. Sorgulamayı severim. Bu açıdan Bazarov’u (densizlikleri dışında) da sevdim. Çünkü o dönemde sınıfsal bölünme var toplumda. Köylüler mal gibi tarlalarda çalıştırılıyor karın tokluğuna. Parayla alınıp satılıyorlar. Bir aristokrat sınıf var yan gelip yatan bir de ezilen köylü sınıfı. Bazarov (Turgenyev de bir aristokrattı aslında) aristokrat bir aileden gelmesine rağmen bu düzene itiraz etti. Nihilizm fikir akımına kapılması aslında düzeni değiştirme konusundaki çaresizliği bence. Sonuçta hepimiz öleceğiz, bu yarış niye? Hiçbir şeyin önemi yok demeye getiriyor. Bunun dışında ahlâk kuralları, adet ve gelenekleri anlamsız buluyor. Zira bunlar insanların icat ettiği şeyler ve sonuçta ya insanların dikkatini başka şeylere çekiyor ya da varlıklı insanlara hizmet ediyor.
Turgenyev ve diğer klasikleri sıradan bir aşk romanı gibi okuyamayız. Her cümlesi üzerinde uzun uzun düşünmek gerekiyor, aradan geçen zamana rağmen, bazı şeylerin form değiştirse de günümüzde halen geçerli olduğunu görmek şaşırtıcı. Ayrıca kullanılan bazen abartılı, hicivli üslup, meramını en düzgün sözcüklerle aktarması okura ayrı bir keyif veriyor.
Referans olarak benden bahsettiğiniz için ayrıca teşekkür ederim. Keyifli okumalar:)
Kitap kulüplerindeki alakalı-alakasız seçimler beni zorluyor aslında ama BKK’da seçimlerin önceden belli olması hoşuma gitti ve baskı yok. Okumayabiliriz sonuçta. Kimse zorlamıyor. Bu özgürlük hoşuma gidiyor.
Kırmızı Kitap bir efsanedir, arada- sırada açıp çok beğendiğim bazı yazıları tekrar okurum ve her defasında yeniden şaşaırırım: Bu kadar tatlı bir kitaba nasıl oldu da sahip olabildik? İncelikler Yüzünden diye bir yazı var, her okuyuşumda gözlerim nemlenir. Hepsi internette var ama elimde derli yoplu tutmak, altını çizmek vs çok hoşuma gider.
10 yıl sonra tekrar okumak lazım. Yaş çok münim bir kriter bir şey okurken.
Emek verip zaman ayırıp yazdığınız uzun ve güzel yorum için teşekkür ederim. Algernon’a Çiçekler ‘in yorumlarında buluşmak üzere.