Deli İbram Divanı, Vay Arkadaş, Ben Ne Okudum Böyle

Aralık 2, 2022
211
Views

Sosyal medyada severek takip ettiğim İlker Küçükparlak paylaşınca haberdar olduğum kitap beni mest etti. kendine ait bir dil ve atmosfer oluşturmuş çok iyi bir roman. İlker Bey’in eleştirisine katılıyorum ; finalde mutlu son olmamalıydı ama bunun dışında keyif alarak okuduğum, içine daldığım bir hikaye oldu.

Özetle şöyle; kahramanımız Osman, Köstence’de dalyan balıkçılığı ile geçinen pek çok aileden birinin oğludur. Havuz şeklinde oluşturulmuş su kenarlarında yaşayan 5 kişilik bir ailedir Osmanlar. Bolluk içinde olmasa da karınlarını doyuracak parayı kazanmaktadırlar. Babaları hasta olduğunda düzen bozulur ve birkaç kez yöre halkınca kutsal kabul edilen yunusları avlayarak yağını satmak zorunda kalırlar. Bu işi yaptıkları için kendilerini hiç affetmezler. Bu arada yunus yağı ticaretindeki büyük parayı gören eczacı Süleyman kasaba halkını örgütler ve Osman’ın babası eczacıya karşı karşıya kalır. Maalesef sonunda ölüm olan bir mücadele başlar.

Beni bu kadar çok etkileyen etkileyen hikaye değil dil ve atmosfer oldu. Köstence Adası’na Uzun Ada da deniyormuş ve İzmir’den gidilen böyle bir ada gerçekten de varmış. İsim tanıdık gelse de bir türlü çıkaramamıştım nerede olduğunu. Daha ilk sayfalardan denizin, suyun, balıkçılığın olduğu bambaşka bir dünyaya gömülüverdim; yazar çok başarılı bence.

” Yunus nedir? Yunus balık değildir. Yunus dişlidir, canavardır. Yunus ne yapar? Yunus balığın peşine düşer, balığa basar. Kaçan balık ne yapar? Kıyılar. Kıyıda ne var? Senin benim dalyanım var. Bizim yediğimiz aş, içtiğimiz su canavar balık sayesindedir. Canavar olmazsa baklık dalyana girmez. Girse de üç beş sersemden başka olmaz. ” s.116

” Balıkçının karısı ne zaman keyfi yerine gelse ”Yandım Ayşem” türküsünü söylerken sesini titretirdi. Ama dağ köylerindeki tütüncü ailelerinin genç kızları, tahin helvasını katık etmeyi seven zeytin yarıcıları, küçük yağ işliğinin ameleleri, adanın tek yel değirmenine tırmanan eşekli çocuklar, elbette dalyanların her zaman aşık olmaya hazır delikanlıları, buzhane işçileri, kasabanın aniden ölüveren ve başkasına el veren delileri de çok severek söylerdi bu türküyü.” s.43

Balıkçı kasabasında geçen bir başka hikaye; babam bir dalgıç. Yanımızda kedimiz İki Göz.

Balıkçılık, deniz, balıklar, yaşam mücadelesi, kapitalizm, aç gözlülük, aşk … Dolu dolu bir roman. Büke’nin takipçisiyiz bundan sonra.

”Şu dünyada tek gerçek şey var, o da yaşamak ” s.162

Not: Yazarla yapılmış dolu dolu bir söyleşi için link bırakıyorum.

Kategori:
Günlük · Kitap Yorumu · Roman

TÜM YORUMLAR

  • Ben bunu önerilerine çok güvendiğim bir bookstagram hesabında görünce almıştım ama hakkında detaylı bi fikrim de yoktu. Ocakta okuyayım bari. 😍

    Huriye Aralık 6, 2022 4:01 pm Yanıtla
    • Yarattığı atmosfer beni çok etkiledi Huriye. Bakalım sen ne düşüneceksin? Merakla yorumunu bekliyorum.

      Aydınlık Yüz Aralık 7, 2022 1:37 pm Yanıtla
  • Bu yayınından sonra kitabı aradım buldum okuma sırasına ekledim. Umarım ben de senin kadar severim.

    Abdullah Aralık 11, 2022 3:03 am Yanıtla
    • Merhaba Abdullah,

      Büyük beklenti ile başlayınca maalesef hayal kırıklığı kaçınılmaz oluyor. Sen yine de çok heveslenmeden mi başlasan bilemedim. Yorumunu mutlaka yaz.

      Aydınlık Yüz Aralık 11, 2022 10:11 pm Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir