Derme Çatma

Ağustos 20, 2024
35
Views

Bazıları o kadar şanslı değildir: Dermek de çatmak da sadece onlara kalmıştır.  Önlerinde bir örnek yoktur; hayat bir çuval legoyu kucaklarına bırakmıştır ama kimi 3 yaşa uygundur, kimi 30. Ne bir kılavuz vardır ne de rehber.   Sonuçta ortaya koydukları şekillerin olması gerektiği gibi olmaması  kişinin ne kadar çok çaba harcadığı gerçeğini değiştirmez . Bu çabanın görülmemesi, ortaya koydukları ”eserle” dalga geçilmesi ise dümdüz cinnet / cinayet sebebidir.

Diğerleri öyle değildir: Tıkır tıkır işleyen, dünya yansa şaşmayan bir ev düzenine doğmuşlardır.  Çok yaşasın Deniz İnan; ne de güzel yazmış:

 

 

KARŞI EVİN ANNESİ

Sen iki ters bir düz kırgınlıklar örerken beş numara şişle

Yumuşacık kakaolu kekler yapardı karşı evin annesi

İmrenirdim

Mutfağındaki eksik malzemeden bihaber

Tepeleme dolu kızgınlıklar yüklerdim dişlerimin arasına

Bilmezdim anne

Karşı evin babasında bitermiş iş

Bunu görmezdim

Hep başın ağrırdı

Başın, hep ağrırdı

Sırf bu yüzden bile bazı zamanlar

Seni sevmezdim

Küçüktüm anne

Bilseydim evinde su faturası ödenmemiş

Çeşmeden akmayan suya

İsyan etmezdim

Sen iki kere ikinin dört ettiğini ekmek hesabından bilirken

Mis kokulu çamaşırlar asardı karşı evin annesi

Özenirdim

Ellerindeki çamaşır suyu kokusundan rahatsız

Çocukça bir küskünlük eklerdim gecelerime

Oysa ellerin ruhuma akarmış saçlarımdan

Ömrümü tararmış titreyen parmakların

Bilmezdim anne

Sen çalı süpürgesiyle süpürürken dış kapının ağzını

Taze boyalı saçlarını savurarak süzülürdü karşı evin annesi

Ayağında yüksek topuklu bir isyan

Düşündüm de şimdi

Ne iğreti dururdu o topukların üstünde dursan

Senin çatlamış ayakların vardı anne

Hacı şakir kokardın en beyazından

İncecik bir yemeniyle gizlerdin

Ölünce her bir teli yılan olacak sandığın sırma saçlarını

Şimdiki aklımla ah bir sorsalar bana

Desem

O tertemiz günlerim

Hani şimdi neredeler

Ben ay sonunu nasıl getireceğim diye

Hesaplar yaparken bir gün

Oğlum nefes nefese yararak ortalığı girdi içeri

Yumuşacık kakaolu kekler yapmış dedi karşı evin annesi

Çok geç anlıyor insan anne

İlle de kendi annesi

İlle de kendi annesi

DENİZ İNAN

Hayat bu annelerle o annelerin çocuklarını yan yana getirdiğinde olacaklara iki taraf da hazır değildir.  Karşı evin annesiyle büyümüş çocuk (Ali olsun adı)  işleri hep perilerin /cinlerin yaptığını sanır. O yataklar kendi kendine toplanıyor, yastıklar- yorganlar kendiliğinden beyaz kalıyor, mutfak fayanslarını lavabo altında saklanan minik robotlar her yemek sonrası uzun uzun cifliyor, her öğünde, bir örnek tabaklarda, mis gibi üç çeşit yemek kolayca sofraya geliyor zannederler hatta ve hatta bu taraftaki evin annesinin çocuğuyla (Ayşe olsun adı)  aynı evde yaşamaya başlayana kadar – hele ki erkeklerse- bir evin ev olabilmesi için nasıl ağır bir bedel ödendiğine asla kafa yormazlar.
Ayşe de şaşkındır. Her gün sofraya birbiri ile uyumlu üç çeşit yemek koymak Ali’ye nasıl o kadar basit gelebilir? Yemek yapmak her şey den önce  malzeme gerektirir. Ali’nin beğenmeyip burun kıvırdığı mantı- makarna için bile evde yoğurt olması gerekir. Market yoğurdu da değil ev yoğurdu bekler Ali. Bunun için önce süt alınması, sonra onun mayalanması, maya tutturulduktan sonra en az 5-6 saat buzdolabında beklemesi gerekir. Bunların hepsini Ayşe yapacak, güler yüzle servis edecek, mantı yaptığı için de mahcup mu olacaktır? Ne de olsa hazır yemek!
Ayşe kendisine verilen legolarla yapılacak olanın en iyisini yapmıştır. Ali’nin legoları ise çuvalda değil kutuda, parçaları eksiksiz ve tam bir kitapçıkla birlikte verilmiştir. Ali kılavuza bakıp ıslık çalarak legoyu tamamlarken Ayşe’nin hikayesi bambaşkadır.
Neyse ki hayatın adaleti insanınkinden büyüktür ve Ali’nin yaptığı legoya burun kıvırıp beğenmeyen ilk kişi kendi annesidir.
——————————————————————-SON———————————————————————————————–

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir