Bir Cumhuriyet Şarkısı, Film Yorumu

Kasım 11, 2024
180
Views

Filmi sevdim.  İyi günde kötü günde yanımda olan minnoş Sema’cığım son anda atlayıp gelince daha da çok sevdim. Çoluk çocuk da gidilebilir, rahatsız edici hiçbir şey yok.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık tarihiyle veya Mustafa Kemal’le ilgili ne biliyoruz? Savaşan cesur bir askerdi evet, başka? Sanki bizim bir geçmişimiz, köklerimiz yok. Ortadoğu’nun genel olarak hafızasız oluşundan mı, gelecekle ilgili tevekkülden başka şansımız olmamasından mı, hepsinden mi sebep bilmiyorum. Biz, neden böyleyiz?

Atatürk filmlerini izledikten sonra bir kitap almıştım:

Kitapta okuduklarım beni çok sarstı; hakkında uzun uzun yazacağım. Aklımda kalan bir şeyi söyleyeyim: Hani meşhur yeniçeri kostümlü Mustafa Kemal var ya, işte o kostüm padişahın talimatıyla Dolmabahçe sarayından Bulgaristan’a gönderiliyor.  Bu çok şaşırtıcı değil mi sizce de?

Mustafa Kemal’i Atatürk yapan onun askeri dehası değil arkadaşlar; onun felsefesi, inadı ve egosu. Bütün güçlü karakteri olan liderler gibi onun yanında olmak kolay değil. Ona ”Hayır” demek , sağduyuya davet etmek gibi şeyler yok. O yüzdendir ki yıllar içinde Karabekir Paşa gibilerle yolları ayrılıyor.

Atatürk’ü zaafları da olan bir insan olarak göstermeleri Filmde en çok hoşuma giden şeylerden biri . Mango’nun kitabını okumamış olsaydım böyle düşünür müydüm? Sanmıyorum.

Filmin özeti şu: 1934 yılında İran Şahı Türkiye’ye ziyarete gelecektir. Mustafa Kemal , onu şaşırtacak bir şey yapmak istemektedir. Bulgaristan yıllarında çok büyük hayranlıkla izlediği Tosca operasını hiç unutmamıştır. Türk -İran tarihini içeren ve Firdevsî’nin Şehnamesinde yer alan hikayelerden yola çıkarak Özsoy adını verdiği bir opera hazırlanmasını emreder.

Bir opera gösterisi için orkestra, senaryo, oyuncular, kostüm ve yüzlerce prova gerekmektedir. Bunların hepsi 26 günde yapılacaktır. Bu işi kabul  eden çılgın Türk, Ahmet Adnan Saygun‘dur.

İstiklal marşının bestecisi  Osman Zeki Üngör’ü kıskançlıktan çatır çatır çatlatan bu proje 26 gün sonra gerçekten de gerçekleşir ve Özsoy operası sahnelenir.

 

Film bu hikayeyi anlatıyor ve ne kadar büyük bir iş yapıyor.

Oyunculuklar şahaneydi. Birce Akalay bile çok iyiydi. Salih Bademci, Ahmet Rıfat Şungar ve Okan Yalabık döktürmüştü ama bu filmin esas adamı kimdi biliyor musunuz? Halk kütüphanesinde çalışan, hayatında hiç operaya gitmemiş Süleyman Efendi. Mehmet Özgür muhteşem oynamıştı. Sırf onun için bile gidilir.

Dünya çapında ün yapmış bir opera sanatçımız olduğunu biliyor muyduk? Buyurunuz: Burak Bilgili. 

İşte böyle. Niyet ettim tez zamanda bir opera izlemeye arkadaşlar.

Not: Neymiş bu Tosca?

Not: Opera demişken Figaro ile bizi bizden alan Luca’yı unutmayalım.

Etiketler:
· ·
Kategori:
Günlük · Sinema

TÜM YORUMLAR

  • Merhaba. Ayın aydınlık yüzünü özlemişiz.
    Harika bir paylaşım. Sonuna kadar okudum, videoyu heyecanla izledim.
    “Ah tarih her zaman doğruyu yazsa, gerçekler dile gelse” diye düşündüm.
    Sonsuz teşekkürler.
    Gönül dolusu sevgiler.

    Makbule Abalı Kasım 11, 2024 7:58 pm Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir