Devir ”danışmanlık” devri malumunuz üzere. Her konuda bir danışman bulmak mümkün ki geçenlerde Çağan Irmak’ın kilo verirken ”alışveriş danışmanı” yardımı aldığını öğrenince iyice emin oldum bundan. Bildiğimiz süpermarket alışverişi danışmanı ; öyle giysi filan değil !
Günümüzün eğitimli ,anneliği bir tür kariyer olarak gören kadınlarının ( Ben de bu gruptayım ; kimse alınmasın) çok iyi bildiği üzere ”uyku danışmanlığı” diye bir ünvan var. Webde aradığınızda birkaç isimle karşılaşılıyor. Emre bebekken Aysun Bal Ömeroğlu ismine bir blogda rastlamıştım, galiba Dorikus.com’daydı. Aysun hanım uyku danışmanından ziyade bir pedagog , bu nedenle çok çok değerli benim gözümde. Eren uyku konusunda Emre’den de kötü olduğundan kendisiyle görüşmek ”İkinci çocukta yapılacaklar” listemde en yukarılara tırmanmıştı zaten. Eren üç aylıkken telefonda konuştuk . Bekliyorum ki bana yöntem saysın ; Kim West desin, Tracy desin, Ferber desin. Hiçbirini demedi. Hayret ettiğim bir sabırla BİR saate yakın anlattı da anlattı (Afilli isimleriyle bilmem ne koçluğu yapan , tanışma cümlesinin ardından seans ücretim şu kadar diyenlere duyurulur ). Emzirmeyen ,onun deyişiyle ”memesiz” bir anne olduğumu düşünmemi istedi , daha pekçok şeyden konuştuk. Yöntem ,rutin, saat, dakika lafı hiç geçmedi.
Nihayet bir hafta önce görüşebildik. Gencecik, mütevazi, nasıl desem işini gerçekten sevdiğini hissettiren bir insan.Son randevu olmam ve İstanbul dışından gelmiş olmam nedeniyle bir buçuk saate yakın konuştuk. Hüngür hüngür ağlayacağımı tahmin ederek gitmiştim , bol bol güldüm. Görüşmenin ayrıntılarını anlatmam zor ama uyku eğitimi konuşulmadı. Pedagog olmasının yanında çok da iyi bir psikanalist olduğunu düşünüyorum. Bir ara ”Hiç de bile öyle değil” tavrına büründüm çünkü dedikleri karşılık bulmadı bende. Görüşmenin sonlarına doğru jeton düşer gibi oldu:) Tabi ki bir daha görüşemeyiz endişesi ile birazcık hızlı derinleşti mevzular, frekansları tutturamadık ara ara.
Sayısız kazancım oldu bu görüşmeden ; en önemlisi uyku sorunlarımın son dört senemi nasıl da doldurduğunu farketttim.”Çocuğum yemeklerden önce ellerini yıkamıyor,çok üzülüyorum , ne yapsam acaba ”diyip benden akıl soran bir annenin beni nasıl hayrete düşürdüğünü. Kesintisiz uyku dışında neredeyse hiçbir şeyin benim için önemli olmadığını. 2011-2012 yıllarının benim için pekçok açıdan onarılması zor travmalar içerdiğini. Eşimle ilişkimi ne kadar boşladığımı. Tuhaf bir değişim / dönüşüm sürecinde olduğumu.
Eee sonra ne oldu derseniz bişey olmadı . Ha, birşey olur mu onu da bilmiyorum. İnsan ruhu öyle karmaşık ve çok katmanlı bir yapı ki üzerinde çalışmak mümkün ama bazı şeyleri değiştirmek mümkün değil . Belki de o şeyler hiç değişmemeli ; kim bilir. Ben beynimi kurcalamayı ,gri alanlarda dolaşmayı (siyah ya da beyaz değil anlamında) , mutlak doğru ve yanlışa inanmamayı tercih ettiğimden , değişimin gerekliliğine inandığımdan didikliyorum kendimi habire. Çok yorucu ama rahat ettiğim bir davranış kalıbı bu.
Eren daha iyi uyusun, ben daha iyi uyuyayım , başka konularda kullanacak enerjim olsun istiyorum. Anneliğimin mottosu ” Kaçınılmazsa zevk almaya bak” olmasın istiyorum. Az uyuduğu, dinlenemediği için sürekli huysuzluk yapan çocuklarım olmasın istiyorum. Hiç halim olmadığı için hoşlanmadığım hareketlerini görmezden gelmeyeyim istiyorum. Kafamı sağlıklı beslenmelerine, odalarının dekorasyonuna, arkadaşlarıyla yapılacak etkinliklere de yorabileyim istiyorum. Klasik manada uyku eğitimi yapamayacağımı , günlerce bebeğimin ağlamasını dinleyemeyeceğimi biliyorum. Belki biraz, kucağımda olmak kaydıyla ağlayabilir. Ağlamaktan yorgun düşüp uyuyacağına bir türlü inanamıyorum ayrıca. Çocuğuna uyumayı öğreten yakın arkadaşım da var , bir bebeğin akşam 8 den önce uyuyup 10-12 saat uyumasının mümkün olduğunu, uykusuzluğun kader olmadığını biliyorum. Bilmenin yetmediği (malesef ) bir noktadayım.
Demek ki neymiş? Benim için anne olmak daimi bir değişim demekmiş. Umuyorum ki daha iyiye daha güzele giden bir yolculuk hem de bütün ailem için.