Behzat Ç. Blu TV Yorumum

Behzat geri döndü ! Hem de internet yayınıyla. Yani daha az sansür, daha çok heyecan !

Haberi aldığımda çok sevindim ama hemen blu tv üyeliği almadım. Biraz da ”Eski tadı olacak mı?” endişesi vardı ne yalan söyleyeyim. Akbabalı fragmanı görene kadar kendimi tuttum, sonra üyeliği aldırdım eşime ve elbette dört bölümü birden izledim 🙂

Harun, Cevdet, Eda yok. Suat, Mahir ve yeni kız var onların yerine. Akbaba ve Hayalet şükür ki var.

Olmuş mu? Kesinlikle olmuş, hemen üyeliği alıp izleyin, aylık 20 lira gibi bir rakam. Ekşi’de acayip muhabbet dönüyor, olmamış, çok kötü diye, inanmayın.

Behzat ilk yayınlandığında tabi ki tadı başkaydı. Yaptıkları her şey bizi öncelikle şaşırtıyordu. Cumartesi annelerine, gözaltında kaybolanlara , başörtüsü meselesine değinebilen kaç dizi görmüştük? Netflix yoktu, internetten dizi izlemek bile yoktu. On yılda çok ama çok aşırı fazla şey değişti. Gözümüz açıldı, zihinler bulandı, istisnasız her birimiz öküz altında buzağı arar olduk. Paranoyaklaştık. Twitter birinci haber kaynağına dönüştü. Bunca şeyden sonra elbette Behzat eski tadı vermeyecek. Beklentimiz çok yükseldi.

”Ben olmuşum cinayet” diyen Akbabanın, adam gibi sevmeyi bilen Hayaletin , hiçbir rolle Behzat kadar bütünleşememiş başkomiserimizin, Şevket’in – Ercüment’in- Memduh Başgan’ın hiç değişmediğini izlemek acayip keyifli. Ben pek mutluyum.

Altı bölüm yayınlandı, üç tane kaldı bu sezondan. Diğer sezonun onayını da almış, hatta Belçim Bilgin de olacakmış. Bir tek son bölüm yani altıncı bölümde dikkatimi toplayamadım, diyaloglar iyi yazılmamıştı.

Peki, neler oluyor? Altı yıl önce açığa alınan Behzat, Ankara’nın dış mahallerinden birinde tek katlı bir köy evine çekilmiş, kendi rakısını yapıyor, Esra’nın hayaleti ile konuşuyor. Huzura kavuşmuş. Hayalet kuruyemişçi açmış, Akbaba başka ile tayin olmuş. Derken cinayet büronun üç çalışanı peşpeşe öldürülüyor ve cesetlerin yanında bulunan delillerde Behzat’ın kanı, parmak izi filan bulunuyor. Tahsin müdür Behzat’ı büroya dönüp olayı aydınlatması için iknaya çalışıyor ama bizimki Nuh diyor peygamber demiyor. Derken Tahsin’i de vuruyorlar ve Behzat kendi ekibini kurmak şartı ile Cinayet büroya geri dönüyor.

Elbette işin arkasında Ercüment var. Adam, Behzat’ın dönüşünü neden istiyor anlamış değilim ama cinayetleri işleyen o. Nasıl bağlayacaklar, nereye bağlayacaklar merakla bekliyorum.

Yayınlanmış altı bölümde KHK’lı akademisyenler, derin devlet, ihale yolsuzlukları, eşe dosta peşkeş çekilen paralar, beka sorunu gibi televizyonda adı bile geçmesi mümkün olmayan birçok yasaklı konuya değindiler. Senaryonun iyi kotarıldığını umut etmek istiyorum, Behzat’ın da dediği gibi karanlık dosyaların açılması için koskoca devlet kıçı kırık bir başkomiserin yardımına ihtiyaç duymuyordur herhalde.

Yeni elemanlar gayet olmuş. Özellikle Mahir, Behzat’ın gençliğine benzetilmesi açısından çok başarılı. Asi, karanlık, pavyondan sevgili vb. Kesinlikle yakışmış. Ses tonu nasıl güzl bir oyuncu. Suat da öyle. Biraz muhallebi çocuğu, bilişimci ama özgüvenli. Beni rahatsız etmedi.

Neleri Sevmedim?

1. Behzat gibi bir dizi için 40 dakika çok kısa. Bu dizinin takipçileri olay örgüsü, adrenalin bir yana diyaloglar, sahicilik (şu seviyorum merkez muhabbeti ve evdeki bölüm mesela) ve pilli bebek müzikleri için bu diziyi sevdi. 40 dakikaya bunlar nasıl sığsın? 60 dakika olmalı, daha çok müzik, daha çok konuşma, pavyon sahnesi, meyhane sahnesi olsun. Neşet Baba çalsın, Behzat horozla konuşsun, Şevket’le atışsın. Şule ile bakışsın. Hepsine bayılıyoruz.

2. Yeni elemanlar Behzat’ın yanında fazla gevşek. Hayalet aleni küfrediyor amirine. Eski sezonda hiç olmayacak bir şey.

3. Çok küfür var. Gerçekten o kadar çok amk deniyor ki duymadan inanamazsınız. Olmamalı.

4. Psikiyatr olmamış. O diyaloglar çok başarısız. Öyle terapi olmaz. Profesyonele danışılmalıydı. Beklemediğim bir acemilik.

Yazacak şey çok ama Behzat Ç bu. Özet geçilmiyor. İzleyin, konuşalım.