Bol bol ekranlara baktığımız şu günlerde izlediklerimden iz bırakanlar :
4. sezonunu dün bitirdiğim Affair’i , Türkçe’ye Kaçamak diye çevirmek en doğrusu. Rastgele bulup izlemeye başladım. Aslında öndeki kızın tavşan dudaklarına ve üçgen kaşlarına acayip gıcık oldum ama bir türlü de bırakamadım.
İlk sezon dört çocuklu bir ailenin tatil için evden çıkmaya çalışması ile başlıyor. 15-5 yaş aralığındaki çocukların yarattığı stres ve anne-babanın anında çözüm bulmak zorunda olmasını o kadar gerçekçi yansıtmışlar ki beni anında içine çekti dizi. Bir türlü sevişemeyen, ne zaman yatak odasında yalnız kalsalarçocuklar tarafından basılan ya da çağrılan Helen ile Noah yazı geçirmek için kadının babaevine gidiyorlar ve Noah oranın tek restoranında garson olarak çalışan Alison’la tanışıyor.
Tavşan dudakları (gerçekten çok çirkin bir dolgu yapılmış) ve iri vücuduyla pek albenisi olmayan Alison, ilk sezonda hep yarı çıplak. Memeler ortada, içini gösteren ince askılı mini elbiselerle çok şuh. Bir de hüzünlü, kimseyi takmayan, vahşi bir kadın gibi duruyor. Kayınpederi ve kayınvalidesi tarafından sürekli eziklenen-iğnelenen, karısına yaklaşacak fırsat bulamayan, çocuklar sebebiyle hep gergin olan ve kriz ortamında yaşayan Noah , Alison’a yaklaşıyor. Kız da hiç hayır demiyor. Olaylar gelişiyor.
4 sezon yani 40 bölüm boyunca litrelerce içki içen ve neredeyse ”merhaba” dedikleri her canlı ile seks yapan Noah ve Alison, kontrol manyağı Helen, tüm kadınların hayallerindeki beyaz atlı prens olan ama değeri hiç bilinmeyen Cole’a gıcık ola ola diziyi bitirdim. Bu aralar herkeste vakit bol. Entrika, erotizm ve psikanaliz ilgimi çeker diyorsanız göz atın efendim.
Oskarları silip süpüren Parazit’i sinemada izledim. Uzun zaman için gittiğim son sinema filmi olarak kalacağını bilmiyordum :((
Sınıf kavramına derinden ve çok sürprizli bir şekilde bakan Parazit şok edici bir film. Fakir- zengin arasındaki uçurumları her yönüyle anlatan o kadar sağlam bir iş olmuş ki bir süre gözümün önünden gitmedi. Mesela:
-Fakir evlerinde her şeyin ortalıkta , üst üste durması, zengin evlerindeki aşırı sadelik ve genişlik.
-Fakirler aşırı kuşkucu iken zenginlerin her söylenene inanması, sorgulamaması, tezgaha gelmesi
-Babanın ters gitmeyecek tek plan olmayan plandır demesiFakirlerin sürekli merdivenle-asansörle aşağı hep aşağı inmesi ve sel sırasında şu gördüğünüz klozetten fışkıran simsiyah sularla gerçekten b.k içinde yaşamalrı
-Fakirlerin diğer fakirlerden nefret etmesi
– Farkında olmasak da pek çok insanın yer altı seviyesinde yaşıyor olması
Ve daha neler neler..Belki ortamlara düşmüştür, izleyin, pişman olmazsınız.
Sadece altı bölüm olan Osmanlı İmparatorluğu’nun Yükselişi beni çok etkiledi. Sekiz yılllık orta-lise eğitimimde öğrenemediğim nice şey öğrendim ve fark ettim ki ben üç boyutlu materyallerle öğrenebilen bir insanım. Dinleyerek değil izleyerek. Böyle bir aydınlandım.
Gerçeklere ne kadar uygundu belki tartışılır ama Fatih’i çok iyi anlatmıştı. Çandarlı ve Zağanos arasındaki gerilimi, Bizans’ı, İstanbul’un geçmişini bambaşka bir yolla öğrenmek için çok başarılı buldum. Tavsiye ederim.
Sizler neler izliyorsunuz? Tavsiyelerinizi yazar mısınız?
TÜM YORUMLAR
Merhabalar…
Hepimize geçmiş olacak inşaallah en kısa zamanda…
Ottoman Empire’ı izlemiştim. Başroldeki çocuğu çok beğeniyorum, iyi de kotarmış. Geleceği parlak.
Parazit gerçejten de yılın filmi oldu. Harika yüzleştirdi hepimizi sınıf farklarıyla. Diğer diziyi izlemedim ama anlattıklarından sonra boşverebilirim gibime geldi..
Ben çok bir şey izleyemedim henüz. Evi köşe bucak temizleme, dolapları orrayı boşaltma fazlalıkları atma işlerindeyim. Yarından itibaren kitaba filme oturacağım umarım:-)
Sevgiler…
Tebrik ederim, kesinlikle temizlik dolap temizleme filan yok benim gündemimde. Sadece yastık iç yüzlerimi değiştirmeye niyet ettim; bunun için bile kendimle gurur duyuyorum.