Bugün 18 eylül. Tüm yaz boyunca hissetmediğim ”Lanet olsun sana yaz mevsimi” duygusunu bir haftadır yaşıyorum. Çok sıcak. İki gün önce evdeydim ve bayılacak kıvama geldim. Gölgeler içinde serin ve loş bir ev en büyük hayalim oldu. Uyanıp üst kata çıktığımda gözlerimi acıtacak kadar parlak olan güneşli balkon beni perişan ediyor. Bu sene güney cephedeki mutfak camına ve yatak odasının cam kapısına film çekti eşim; o sayede kahvaltı hazırlamak mümkün oldu.
Yani eylül bitiyor neredeyse ama ben daha serinlemedim. Ölmedim sonuçta, yağışlar kapıda çok şükür.
Covid denen melun ile geçen bahar ve yaz..En az bir baharımız ve yazımız daha var bence. Bodrum, müstakil evleri, sınırlı toplu taşıması ve açık alanların bolluğu sebebiyle krizi çok hissetmedi ama son bir aya kadar 5-10 arası hasta (günde) gördüğümüz covid polikliniği hasta sayısı 40’lara ulaştı. Zaten yüksek olan yeme içme fiyatları iyice uçtu. Aylardır dışarda hiç yemedik, birkaç kez Starbucks’a, dün ilk kez İmge’ye gittim ki neredeyse haftada 3 gün uğrayıp saatlerce takılıyordum 2019’da.
Bunun dışında neler oldu neler:
Ve daha birçok şey oldu. Çocuklar sünnet oldu. Sema boşandı. Elvan bu yıl da gelmedi. Arsa bakıyoruz yatırım amaçlı, paramız elbette az, dün dağ başı yolu elektriği suyu olmayan bir yere gittik. Dönüm fiyatları 200-250 bine çıkmış oralarda bile. Acayip bir pahalılık var her yerde, her şeyde. Markete girmeye korkar oldum.
Gündemi takip etmiyorum, dizi seyredemiyorum. Dan dun dan dun ya da gıy gıy gıy gıy müzikle yapılan bu dizilere tahammül edemiyorum.
Kabil’i Yetiştirmek, Karanlık Kız ve Kara Kalem dışında elime aldığım her kitap tatsız geldi. Hamamname duruyor, gerçekten ne kadar heves kaçırıcı, solgun bir kapak yapmışlar. Bir ayıklama yapıp dolap uygulamasında satacağım tekrar okumayacaklarımı. Çocuklarla Pinokyo, Küçük İnsanlardan Büyük Sorular ve File Bekçisi okuduk keyifle.
Bir gün Babun Çocuk Kitapçısı’na da kaçtım ama onlar nasıl fiyatlar? 40 liradan başlıyor. Kahvemi içip döndüm.
Her gün ama her gün yapacak yeni şeylerin çıktığı, çekmecelerin dolapların taşıp taşıp üstüme geldiği, eskisi gibi kitaplara sığınamadığım bir yaz oldu ama bunalmış hissetmiyorum, kaçış arzum hafif seviyede, kaosun diğer yüzü dolu dolu yaşıyor olmak.
Ben kaosum demişti Rita son bölümde, galiba ben de..
TÜM YORUMLAR
ne kadar güzel yazıyorsunuz çok keyifle okudum elinize sağlık:)
Aaaa, ne tatlı bir yorum. Mutlu etti beni.
Anneciğinle ilgili yazdıklarını tekrar tekrar okudum… Benim de annem yalnız ve her işini kendi halleder, dünyası kocamandır… Binlerce şükür böyle annelere sahip olduğumuz için ♥
Sevgilerimi yolluyorum en kocamanından 🙂
Değil mi? Evladına açık ya da gizli hep destek veren annelerimiz var. Yormayan. Bunaltmayan. Kısıtlamayan.