Yeşilin Kızı Anne, Netflix, Yorum

Mayıs 28, 2021
441
Views

Öyle bir dizi izledim ki anlatması pek zor. Bu benim tekrar tekrar izleyeceğim harika bir yapım olmuş. 2017’de yayınlanmış, benim izlemem geçenlerde bayram ziyaretine gittiğim yaşlı komşumun tavsiyesi ile oldu.

Bu dizi her şeyden önce görsel bir şölen. Kanada’nın Prens Edward adasında çekilen dizi dış mekanlarıyla olduğu kadar evleri, çay sofraları ve kıyafetleri ile de beni mest etti. Çiçekler, ormanlar, ağaçlar, hayvanlar her biri ayrı ayrı mıtluluk sebebiydi.

Yapımcılar ”dönem dizisi” denilen şeyin hakkını sonuna kadar vermişti. Elektriksiz hayat, tulumba ile sağlanan su, elde dikilmiş giysiler ve botokssuz, dolgusuz, ışıl ışıl yaşlanmış oyuncuları ile her dakikasından keyif aldım.

Yetimhanede büyüyen Anne’in bir hata sonucu Cutbert kardeşlerin evine gelmesi ile başlayan hikaye üç sezonun sonunda binlerce şükür ki mutlulukla bitti. 12 yaşındaki Anne’nin hiç durmadan konuşması, uzun uzun cümleleri, histerik halleri başlarda biraz yorucuydu. İyi niyetle de olsa aklına eseni yapması ve aşırı iyimserliği beni kızdırdı. Öğretmenine danışmadan okul gazetesine yazdığı feminist yazı ve Kızılderili küçük kızın okula gitmesine ön ayak olması gibi..Bölümler ilerledikçe bu kızın ruhunda Polyanna- Heidi ve Jeanne Darc karışımı eşsiz bir bileşim olduğuna ikna oldum.

Beyaz insanların ikiyüzlülüğü ve erkek bireylerin kadınları yok saymasını izledikçe sadece 100 yılda ne çok şey başarıldığını gördüm. Basit bir okul gazetesinde çıkan yazı üzerine kasabanın ileri gelenlerinden oluşan dördü erkek komitenin başlattığı cadı avı ve tek bayan üye Rachel’la konuşmaları saç baş yoldurtan cinstendi.

Yetim de olsa Anne’in duygularını rahatça ifade etmesine, sevmeyi sevilmeyi kolaylıkla yaşamasına, kendini destekleyen harika insanlar bulabilmesine hayran oldum. Ormandaki o küçük tahta kulübesine, yazma tutkusuna, duygularını bastırmadan doya doya haykırmasına çok imrendim.

İnanın bu yazı sayfalarca sürer diye düşünmüştüm ama ”Anlatılmaz yaşanır” bir iş Anne Of Green Gables. Keşke keşke böyle bir işin bir parçası olabilseydim, senaryo ekibinde mesela. Çok severek tavsiye ediyorum hala izlemeyen varsa.

Kategori:
Günlük · Sinema

TÜM YORUMLAR

  • İzlemeye başlamadan önce o kadar seveceğimi düşünmemiştim. Fakat gerçekten fena içine alıyor:) Salgının ilk zamanlarında tüm karakterler bana arkadaş olmuştu.

    Sezer Eser Perker Mayıs 31, 2021 1:57 pm Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir