Bu Sabah Evden Nasıl Çıktık?

Aralık 20, 2021
219
Views

Saat 07:45

-Ben okula gitmiycem bugün (Mavi beyaz battaniyeye sarınmış Eren. Hava yeni aydınlanıyor. )

-Geç kalıyorsun Eren. Masaya gel (25 kiloluk çocuğu kucağında üst kata çıkarmış olan eşim)

-Pankekleri yanına getireyim mi? ( Elbette bu benim sesim)

-Bu ara bu pankeklerde bir sorun var. Anlamadım.

-Şekerini az koyuyorsun bence. Emreee yukarı gel artık.

Emre üst kata geliyor, Eren’in sarındığı battaniyeyi çekiyor. Eren çığlık atıyor. Balkondaki diğer battaniyeyi kapıp Emre’yi sarıyorum. Hava çok soğuk. Çocuklar ince pijamalarla ve çorapsız geziyor ama soğuk sonuçta.

Bir krep de abiye veriyoruz battaniyeden kopmadan yesin diye. Kedi evde dolanıyor, sokak kedisi ama kapı açılır açılmaz eve dalıyor, bir krep de ona vermek zorundayız, çok aç, masaya hamle yapıyor.

Dsmart, 130. kanal Disney Channel açık. ”Bingo ve roliyle işte macera ” Aslında bunu pek izlemezler ama değişterecek enerjiyi bulamadılar herhalde. Favorileri Esrarengiz Kasaba, Greenlerin Büyükşehir Maceraları, Kara Kedi ve Uğur Böceği.

Demini almamış çaylarımızı yudumluyoruz. Ben tereyağlı ekmek, eşim krep yiyor ama görev icabı. Uyuyoruz daha.

Alt kata inip en kalın çorapları, okul kıyafetlerini ve siyah içliklerini alıyorum. Emre’ye uzun kollu tişört vermediler okuldan , hep kısa kollu ile gitti ama bugün altına uzun kollu lacivert tişört getiriyorum. Mırın kırın ediyor. İçlik fikrinden de hiç hoşlanmıyor. Ben birini eşim diğerini giydiriyoruz. Emre içine giydiği uzun kollunun etiketini kesmemi istiyor. İnatlaşmanın faydası yok ; falçatayı kapıp kesmeye uğraşıyorum. Babası geliyor, daha keskin olan kendi yaptığı bıçaklardan biri elinde.

Çantaları akşamdan hazırladık ama Eren’in ödev sayfalarını balıklı dosyasına koymaya fırsat olmadı. Ben onları koyarken Eren kaleci eldiveni istediğini tekrarlıyor. Hiç değişmez, çeyrek geçe evden çıkmamız gerekirken 13 geçe top, kutu oyunu, resim dosyası, imzalanacak dilekçe, verilecek para, pastel boya, kil vs vs gerektiği akıllarına geliyor. Emre de bu ara yeniden futbola merak sardı, o da eldivenden bahsediyor. Alt kata inip dolabın dibinde duran eldivenleri alıyorum, abisi görmeden Eren’e vereceğim, gizlice çantasının ön gözüne koyuyorum. O arada Emre de bir çift eldiven bulmuş, ayakkabı dolabının diplerinde, Eren’e veriyor. Ender yaşadığımız bir an, abisi tarafından mutlu edilen bir kardeş var ortada.

Tabi ben gizlediğim eldivenleri yine gizlice alıp Emre’ye veriyorum bu sefer.

Eren’e geçen hafta kalın bir mont almıştım neyse ki. İkide bir kaybedip sağda solda aradığı giriş kartını babası renkli yazıcıda evde bastı, güzelce yapıştırdı ve bir askı ile boynuna taktık. Montun içinde kalan askının dışarda durmasını istiyor.

-Oğlum içinde dursun işte, sürekli kim bakacak bu karta?

-Hayır görünsün

Askıyı çekiştiriyorum, kartonun bağlı olduğu nokta kopuyor, kıskaçla idareten tutturuyorum. Bere takıyorum başına. Gidip arabayı çalıştırıyorum. Geri geliyorum.

-Çantam nerde anne?

-Arka koltukta

-Yok o Emre’nin

-Emreee kediyi dışarı çıkar

-Hayatım kediyi sen çıkar, geç kalıyoruz

-Baba çantamı verir misin

-Çantan arabada

-yok değil, o Emre’nin

-Tamam

-Hadi Emre, nerdesin?

Evet, ben şoför koltuğundayım, Emre yan koltukta, Eren arkada. Yola çıkabiliriz.

Metro Fm’de ”Evoni evoni evoni.. aaaaiiiiii, aaaiiiii ” diye eşlik ettiğimiz şarkı var. Evoni kısmını eren Tabudi tabudi diye söylüyor. Emre buna atların şarkısı diyor, ben eşşekspor şarkısı diyorum. Soğuktan mı bilmem ölçüsüz bir neşe var üçümüzde de.

Bir Disney filmi olsaydı bu ”En büyük sihir ailedir” derdim ama iki çocuklu, ana-babanın çalıştığı bir evde sıradan ve güzel bir sabah işte bu. Okullar açık diye şükrettiğimiz, kış saati uygulamasının manasızca kaldırılması yüzünden ufacık çocukların karanlıkta ayağa dikilmesini görmezden geldiğimiz, üstlerine giydirecek mont olmasına sevindiğimiz sıradan bir sabah..

Teşekkürler hayat.

Etiketler:
·

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir