Önümüzdeki aylarda evimizde (arada sırada) beş yaşında tatlı mı tatlı bir çocuğu yatılı misafir etme ihtimalimiz var. Henüz netleşmedi, geçen akşam annesi babası çay içmeye geldiler. Çocuk evimizi görsün, ısınsın biraz diye düşündük.
Onlar gittikten sonra oğlanlarla konuşuyoruz, fikirlerini alıyoruz kendimizce. Eren’in yorumunu sorunca kabul etmediğini söyledi. Kasım ayında yeğenimin oğluna yarım saat kadar bakmıştı, biz hemen yan komşuda kahve içerken onları izliyorduk, Eren bir buçuk yaşındaki çocuğa video açmıştı . Onu hatırlatarak ”Kayra’ya bakarken çok zorlandığın için mi ?” dedim; Eren’in yanıtı şöyle oldu:
-Evet anne. Çok zor oldu. Kayra yüzünden youtube algoritmam değişti. Hala arama kısmında Zeynoş ile Adiş çıkıyor.
Bunu o kadar ciddi ve sinirli bir şekilde söyledi ki gülemedik bile.
Bir kez daha 2010 sonrası doğanların kafasının ne kadar başka olduğunu, ruhlarının ne kadar farklı alemlerde gezindiğini anlamış olduk.
Ayrıca Eren, ilkokuldan sonra okula gitmek istemiyor. Çivi yazısı gibi bir yazısı var ve defter sayfalarını sırayla değil bazen bir bazen iki-üç yaprak atlayarak kullanıyor. Mümkün olduğu kadar az yazıyor, kuş ve görmek kelimeleri ile bir cümle yazması gerekiyorsa ”Kuş gördüm” yazıp geçiyor. Videolarda izlediği şeyleri gerçek kabul ediyor, sabahları anlatıyor bazen. Mesela bir adam varmış, tüm yüzleri aynı yüz olarak görüyormuş. Decathlon yağmur botlarını gıcık olduğu bir çocukta var diye giymiyor. Sabahları geç kalmaktan ödü kopuyor. Çantasında, kalemliğinde ne var, ne eksik takip etmiyor. Halk oyununa gitmemek için her perşembe söyleniyordu ama beş kişilik Zeybek grubuna seçilmiş. Gurur duyuyor bunu söylerken.
Emre 12 yaşına basmak üzere. Para biriktirip oyun içinde bir üst seviyeye geçmek için paket satın aldı ama bir yanlış anlaşılmadan dolayı o para istemediği bir yere gitti. (Halil’in sözü ile iade alabileceğini düşünerek farklı bir silah mı ne almış) . Dün , çok beklediği ve o parayı biriktirmesinin esas sebebi olan silah satın alıma açılmış. Biz de aylar sonra ilk kez birlikte izlemekten zevk aldığımız bir dizi bulduk, onu izliyoruz.

Emre çok umutsuz bir sesle beklediği şeyin geldiğini ama alamadığını söyledi; belki yapmamalıydım ama al oğlum dedim; dünyaları versem bu kadar sevinmezdi. Defalarca sarıldık, teşekkür etti, ”ılovyu” diyoruz birbirimize taa kedimiz Zack zamanından kalan bir espriyle. Geçenlerde bir sabah zor ayrıldık okul kapısında öpüşüp koklaşmayı bırakamadığımız için. Emre temastan çok hoşlanmıyor, konuşurken ağzımızdan çıkan tükürük vb.den aşırı rahatsız oluyor, ağzın kokuyor filan diyor , o yüzden sarılması öpmesi büyük lütuftur bizim için.
On gündür Esrarengiz Kasaba Günlük okuyoruz. Nasıl büyük bir iş, özenilmiş bir proje. Çizgi dizisi de çok başarılı. O kadar iyi seslendirme sanatçılarımız var ki Mabel ve Dipper’ın olduğu sayfaları onların sesiyle okuyorum.
Uzayan kış, Ukrayna’da savaş, ara verilen piyano ve Ninjitsu, her yemek saati gezinerek iki lokmacık yiyip sofradan aç kalkmaları, birbirleri ile sürekli ağız dalaşı yapmaları, ekran kavgaları can sıkıcı ama böyle güzel şeyler de oluyor.. Çocuklar nasıl olduğunu hiç bilmeden her gün ana-babalarını biraz daha büyütüyor.
TÜM YORUMLAR
Keyif verici bir yaziydi çocuklar ayri bir alem gercekten ^^
Hem de nasıl 🙂 Yorucu ama başka hiçbir deneyimde olmadığı kadar sürprizli 🙂
Çocuklarla ilgili kısımları okurken geleceğimden kesitler görüyormuşum gibi oluyor.
Öyle mi? Neler hissediyorsun?
Algoritma değişikliklerinin tek derdimiz olduğu günleri görelim inşallah! 🙂