Ankara’da Bir Gün

Kasım 15, 2022
87
Views

Geçen cuma günü sakince evde dolanırken telefon ekranında gördüğüm isim ”İşte şimdi yandık” dedirtti. Hep sevimsiz haberler veren sevgili yöneticilerimizden biri 7 kasım pazartesi günü Ankara’da bir günlük eğitim olduğunu ve koca Muğla’da nedense piyangonun bana çıktığını cuma günü saat 14:00’de haber verdi. Böyle dese eyvallah; formalite icabı ”Aranızdan birini seçin” deyip zaten limoni bir ilişkim olan diğerleri ile beni yine karşı karşıya getirdi. Sonra da on beş dakikada bir ”Hadi karar verin, daha karar vermediniz mi, hadi bekliyorum” tarzında mesajlar atıp yine beni mobinge doyurdu.

Şimdi bu yazının Ankara’dan çıkışı 27 ekim. Muğla’ya ne zaman geldi de ben ancak 4 kasımda arandım? Bu arada resmi yazı hala Bodrum’a gelmiş değil . Kimsenin durumdan haberi yok; güya bana yolluk ve harcırah ödeyecekler. 12-13 uzman olan bir bölgeden nasıl oldu da ihale bana kaldı sorusunu ise soramıyorum bile.

Neyse efendim, güzel ilçemiz Bodrum’dan Ankara’ya erken saatte ulaşamayacağım için bir gün öncesine bilet aldım, otel ayarladım, o gerginlikle eşime patlayıp, bir güzel kavga edip küstüm. Şükür ki Eren’in ateşi filan düşmüştü. Aklım onda kalmadı. Pazar günü aylar sonra nihayet yağmura kavuşmuş bir Bodrum havasında aracımla yola çıktım

Arabayı otoparka bırakıp erkenden Milas Havalimanı’na vardım. Yola çıkmadan taşınma hengamesi içindeki hastanemize uğrayıp ortalığı kolaçan etmeyi de unutmadım. Gidiş uçuşum aktarmasızdı. Ön koltukta oturan kelli felli üç adamın şamatasını saymazsak sorunsuz geçti. Mermer Adam yanımda olunca gerçeklikten kopup gitmem zor olmadı. Kulak tıkaçlarım zaten kimlik gibi, hep yanımda. Uçaktan indim, Havaş’la yarım saatte Kızılay’a vardım ve soluklanmak için hemen Gima hizasındaki Bolulu Hasan Usta’nın kafesine oturdum.

Fıstıklı kazandibi ve çay söyledim. Ankara’da olmanın tadına vara vara yedim. Çay 17 liraydı, yabancılık çekmedim 🙂 Biraz Paris havası yayan mekanı sevdim.

Sonrasında taksi ile otele ulaştım. Valiz olmasa yürünürmüş aslında, öyle yakındı. Otel odamı beğendim. Tam olarak otel duygusu verdi; temiz, loş, sessiz. Biraz dizi izleyip bayılmışım zaten.

Kahvaltı çok güzeldi. Zengin bir açık büfe vardı. Özlemişim.

Kurtuluş Parkı’nın içinden yürüye yürüye hak sağlığı labotaruvarına ulaştım. Sonbahar renkleri olağanüstü güzeldi. Büyük şehir duygusunu hep özlüyorum; herkes elinde olmayanı ister ne de olsa.

Toplantı HIV-AIDS bildirimi için geliştirilen yeni bir yazılımla ilgiliydi. Branşına göre her uzmanla 15 dakikalık online görüşme ile anlatılabilecek 8-10 cümleyi duymak için otobüs, uçak, bir sürü sinir stres; üstelik sonuçta ne olacağı da belli değil. Şu internet çağında zoom vb bir sürü uygulama varken Türkiye’nin 81 ilinden uzmanları Ankara’ya getirmek çok masraflı ve eziyetli değil mi ey yetkililer? Sahada olan bitenden haberi olmayan sevgili hocalarımızı dinleyip, alabildiğimizi alıp dönüş yoluna döküldük. Yine Havaş, havaalanında uzun bekleyişler, şarj aletimi ve topuklu ayakkabımın tekini (!) kaybettiğimi fark etmem, 150 liraya kuru fasülye pilav, 160 liraua tost, 50 liraya kahve satılan yemek alanlarında yeniden kahrolmak, İstanbul aktarmalı uçuş derken gece 12 gibi evime vardım. Bakalım masalın sonunda ayakkabımın tekini bulup beni kapı kapı arayan bir prens de olacak mı?

Aradan sadece bir hafta geçmiş; şu yazdıklarımı ben de bir rüya görmüşüm gibi anımsıyorum şu anda. Eşim bir hafta sonra dört aylığına Afrika’ya gidiyor, annemler 27 kasımda geliyor, az önce trendyoldan bulaşık kurutmalık, kartpostal ve 2023 takvimi aldım. Eren’e aldığım botlar olmadı, iade için MNG kargoya uğrayacağım. Tatlı mı tatlı bir hekim atanmış onunla çay içtik odamda ve masamda neler var şu anda bakar mısınız?

Ne demişti Arzu Akgün güzelim kitabında:

”Sen yaşama sevincini babanın evinde görmedin değil mi Müge? Onu her gün kendi ellerinle yaptın. Bir yılbaşı ağacını kurup süsler gibi, bir çiçeğin açmasını bekler gibi, işlediğin nakışın yavaş yavaş bir şekle girmesini izler gibi her gün yeniden kurdun.” (s.48)

Kategori:
Günlük · Seyahat

TÜM YORUMLAR

  • Ankara’daki evimizin etrafında dolaşmışınız neredeyse, geleli çok olmadı ama bir an özlem duydum. Otelin önünden neredeyse her gün geçerim ama içini sayenizde gördüm. Kurtuluş Parkı ise bu yaz yürüyüşlerime ev sahipliği yaptı. Adı Halk Sağlığı olarak değişen Hıfzıssıhha Enstitüsü ise babamın yıllarca çalıştığı, sonraları yöneticilik yaptığı yerdi, çocukluğum o kalın duvarların arasında, leylak dolu bahçelerinde geçti diyebilirim. Hoş gelmiş, hoş gitmişsiniz, sonrası güzel olsun. Sevgiler…

    Leylak Dalı Kasım 15, 2022 5:50 pm Cevapla
    • Gerçekten mi? Ne tatlı bir tesadüf olmuş Leylak Hanım. Sevgiler 🙂

      Aydınlık Yüz Kasım 16, 2022 8:55 am Cevapla
  • Ne kadar da çetrefilli olmuş bu eğitim işi. Ayakkabının teki bulundu mu peki aklımdaki tek soru o şu an? Birde kocam da gitse ya dört ay bi yerlere kafa dinlemem lazım. 🤣

    Huriye Kasım 16, 2022 2:32 pm Cevapla
    • :)) Bence toplantı salonunda kaldı. Cevat Kelle gibi bir sürü ıvır zıvır vardı yanımda, arayıp sormam lazım, hatırlattığın iyi oldu. Şimdi arıyorum 🙂

      Aydınlık Yüz Kasım 17, 2022 10:38 am Cevapla
  • Sevgili Elif, yaşıklı prens olmasamda Ankaradan arkadaşın olarak ayakkabının teki için yapılacak bir şey olursa(gezindiğin mekanlar bana uzak yerler değil) e mail atarsan yardım edebilirim. Annenle beraber keyifli günler diliyorum. Sevgiler…Ayşe

    ayşe Kasım 21, 2022 9:49 am Cevapla
    • Bir telefon edip de soramadım ki: ) Hıfzıssıhha nın toplantı salonunda kaldığına eminim. Kargoya filan verilmesi gerekirse ulaşırım sana . Teşekkürler.

      Aydınlık Yüz Kasım 21, 2022 4:53 pm Cevapla
  • Kulak tıkacı tavsiyesi istesem olur mu?

    Serpil Kasım 26, 2022 11:44 pm Cevapla
    • Tabi ki zira bu konuda gerçekten deneyimliyim. Ben en çok şu balmumu gibi olanlarla rahat ettim. Elinde ısıtıp istediğin gibi kulağına yerleştiriyorsun ama çok ileri itmemek gerekiyor 🙂

      Aydınlık Yüz Kasım 28, 2022 8:56 am Cevapla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir