Önce güzel şeyler:
16 mayıs akşamı böyle şahane bir gece yaşadık. İlkem hanımın 9 yıldır sergilediği ”Bir Aydınlığın Adıdır Mustafa Kemal ” gösterisinde Eren’in epeyce dansı vardı. Önce Karadeniz yöresi, sonra Doğu yöresi oynadılar, sonunda vals yaptılar. Elbette çok güzeldi, enerjileri harikaydı. Biz hiç sahne arkasına gitmedik, kıyafetlerini kendileri değiştirdi. 16 haziranda mezuniyet balosu var, sonra ver elini ortaokul.
15 mayıstan bu yana evde önemli bir gündem maddemiz beslenme. Seçimden önce pat diye gidip spor salonuna üye oldum. Epeydir aklımdaydı, fazla düşünmeden körlemesine daldım; eh şu yaşımızda anladığım bir şey varsa çok düşünmek bir işi yapmaktan kaçmanın bir yolu, üstelik kendini haklı sanarak.
Antrenör boy-kilo ölçtü, aletleri gösterdi, ertesi günden itibaren günaşırı gitmeye başladım. Eliptik bisiklette yürüyorum, kol-bacak-sırt kaslarını çalıştıran aletlerde 20-30 tekrarlı setler yapıyorum. Eş zamanlı olarak un-şeker azalttım, sıfırlamam mümkün değil. 1-2 kilo verdim ama yememek zor, şekerisz çayı yanında bir şey olmadan içmek çok keyifsiz. Kuru üzüm, badem vb alıyorum yanıma. Akşam yemeyi ilk günlerde kesmiştim, son birkaç gündür bozdum.
Ayrıntılı tartı için zayıflama konusunda epey ün yapmış arkadaşım Pınar Hanıma gitmiştim. O arada Emre’nin çok zayıf-iştahsız olduğu konusu açıldı. Sağ olsun ilgiyle dinledi ve gayrı resmi olarak iştah açıcı niyetine sipraktin şurup vermemi söyledi. Normalde alerji için kullanılan bu ilaçların iştah açma etkisi olduğunu biliyordum ama aklıma gelmemişti. Her gün mutlaka vitamin takviyesi (Supradyn kids) , abur-cuburu tamamen kesmek ve aktardan alınacak bir karışım önerdi.
Zor sandığımız şeyler aslında o kadar zor değil. Çikolata almıyorum o günden beri ve çocuklar hiç tutturmuyorlar. Çok üzülürler filan sanıyordum. Emre’nin iştahında gözle görülür bir artış var şimdilik. Sabah kahvaltı sonrası üzüm çekirdeği extresi, akşam arı sütü, yatmadan önce sipraktin şeklinde bir program var şu anda. Umarım istikrarı sağlayabiliriz. Ayrıca Stayfit isminde bir egzersiz programına kaydettirdim,haftada 3 gün yarımşar saat, esneme hareketleri yapıyor.
Erik mevsimi diye bir şey var arkadaşlar. Şu renk bile başlı başına mutluluk sebebi.
Annemin evinde yıllardır dokunmaya cesaret edemediğim banyosuna geçtiğimiz hafta el attık. Yeğenim ve kocası işin başında duracaklarının sözünü verince aynı gün içinde klozet seçmeye Koçtaş’a gittim, armatürleri gitmişken alıp kargoya verdim, duş kabinini ve yıllanmış kir-küf için instada gördüğüm bir ürünü trendyoldan sipariş ettim, duş setini almak için birkaç gün bekledim. Hızımı alamayıp ankastre set de alacaktım ki kendime geldim; 1 haftada hem mutfak hem banyo tadilatı yapabilmek için süpermen bile olsan yetmez. Mutfaktan vazgeçtim neyse ki.
Tuğba da ben gibi hızını alamayıp seramikleri de değiştirmeye kalktıysa da annem ”Bu kadar aksiyon bana fazla” dedi. İşin içine kırım döküm girince zahmet ve fiyat çok artıyor. Yeğenim ve eşi kendi evleri olsa ancak bu kadar yorulurlardı; işlere dört elle sarıldılar, saatlerce temizlik yaptılar. Sonucu çok merak ediyorum, 10 gün sonra göreceğim inşallah.
Ve tavşanlar. Nisan ortasından beri hayatımıza giren bu sevimli hayvanlar belki de bize yeni bir dünyanın giriş biletini verecekler. Kafamızda baya büyük projeler var, en önemli mesele yer bulmak, sonrasında bakımı oldukça kolay .
Aylardır niyetlendiğim ”Büyük temizlik operasyonunu’ başarıyla tamamladım. Küçük depoyu, giyinme odasını, baza altlarını boşalttım. Atılması gerekenleri HM’nin geri dönüşümüne götürdüm, iyi durumdakileri Ayça’nın derneğe taşıdım, çok azını satmayı deneyeceğim. Gözümü korkutuyordu, bir yandan da evin her köşesine dağılmış, giyilmeyecek, kullanılmayacak bir sürü eşya ruhuma eziyet ediyordu. Nihayet yapabildiğim için kendimle gurur duyuyorum.
Büyük haberi sona sakladım: KARDEŞİM GELİYOR! Sekiz yıldır bekliyorduk, biletleri beraber aldık online. Bütün bu hareketliliğin arkasında onun gelişi var.
Şimdilik bu kadar.