Bu tarz kitapları seviyorum. İşleri kolaymış gibi gösterip moralimi yükseltiyor. Elimde bayadır geziyor, araya bir sürü kitap girdi; ben de birçoğumuz gibi hayatımın en az okuduğum dönemindeyim. Biraz ordan biraz burdan tırtıklıyorum kitapları, yeni bir şeyler bulamıyorum, dönüp dolaşıp eskileri elime alıyorum. Maeve ablamın ”Aşk Mutfakta Pişer”ini baya da keyif alarak 89. kez okudum 🙂 Eski Yeşilçam filmlerinin İrlanda versiyonunu yazıyor Maeve; fakirler iyi yürekli ve mutlu, zenginler kötü kalpli ve mutsuz. Sonunda da hep iyiler kazanıyor. Romanlarını neredeyse sadece diyaloglardan oluşturan yazarın kolayca okunan, insana huzur veren bir tarzı var.
On Dört Yaş Öncesi On Dört Konuşma hangi konularda derseniz:
Bunlara ek olarak Çok Çalışmak, Para, Cinsellik, Ünlü Olmak, Dürtüsellik, Başkalarına Yardım Etmek başlıklı toplam 17 bölüm var. Yazarın tarzını çok sevdim, yaklaşımını çocuk odaklı ve gerçekçi buldum. Bakın ne diyor teknoloji hakkında :
” Biz ebeveynler internet trajedilerinin mağdurlarına, araba kazası mağdurlarına gösterdiğimiz empatiyi göstermeyiz çünkü çocuğun olmasa da en azından ebeveynin daha dikkatli olması gerektiğini düşünürüz. Akıllarımız hemen ailenin neyi farklı yapmış olması gerektiğini teşhis etmeye gider ve kurbanı suçlamak bizi koruyacak bir tılsıma dönüşür. ” s.202
Kitapta sevmediğim tek şey çoğu zaman olduğu gibi çeviri. Bütünlükten yoksun, anlam sıralamasına uymayan, ne dediğini anlamak için bir kaç kez okuduğum pek çok sayfa oldu; maalesef sıklıkla Google çevirmiş gibi hissetsem de kitaptan epeyce cümleyi kulağıma küpe ettim. Bakınız biz kadınların aşırı eğilimli olduğu bir durumu nasıl anlatmış:
” Sevdiğim insanlar çabama değer vermiyorsa o kadar kırgın görünürüm ki suçlu hissederler ve bana daha çok ilgi gösterirler. Bu pasif agresif tavırdır ve kaçmak çok zordur. Beni umursayan insanları yalnızca afallatan ve yabancılaştıran bu tavra bürünmektense ihtiyacım olan şeyi talep etmeliyim. ” s. 58
” Kendi çocuklarımla hassas meseleler hakkında konuşurken kullanışlı bulduğum teknik bir başkasının çocuğuyla konuşuyormuşum gibi yapmaktır. Bana yardımcı oluyor. ” s.163
”Endişeniz çocuğunuzun kilosu nedeniyle yaşıtlarının alaylarına maruz kalmasıysa şunu düşünün: Güveninizin okuldaki çocuklar tarafından baltalanmasını mı ebeveyniniz tarafından baltalanmasını mı tercih ederdiniz? Bir ebeveynin işi çocuğunu koşulsuz sevmektir; başarı veya başarısızlık, görüntüsündeki değişiklikler ve kendinden şüphe ettiği anlara rağmen. ” s.154
” Hiçbir şey, iyi de olsa bir ÖNERİ kadar heves kıramaz. ” ( Bu cümleden önce ‘Ben olsam şunu yapardım demek bir konuşma yıkıcıdır’ diyor .) s.140
” Büyük konularda konuşurken odaklanmış ve dikkatli kalın. Konu pek çok yere gidebilir, dağılmayın , her şeye tek seferde değinemezsiniz.” s.137
” Arkadaşlıklarının mükemmel olmasını beklemeyin. Farklı insanlarla farklı ihtiyaçları gidermek için bağlanmanın değerini tartışın. En iyi arkadaş piramidin tepesindeki seçkin bir ünvan olmak zorunda değildir. Birkaç farklı kişiden oluşan bir arkadaş grubu ile çok daha iyi deneyimler yaşayabilir. ” s.118
” İyi arkadaşlıklar iyi hikayeler yaratır, içerik üreticileri bunu bilir: Her tencereye bir kapak, her yinge bir yang ve her yanlışa bir kurtarıcı vardır. Ergenler hakkında bir Netflix filmi açın ve mükemmel ( Eğlenceli! Destekçi! İlginç! Sonsuza dek yanında! ) kader arkadaşının her ergenin hayatında demirbaş olarak yer aldığını izleyin. Gerçek hayatta ise ortaokul arkadaşlıkları çizgi filmlerdeki reklam aralarında çıkan oyuncaklara benzer. Paketinden çıktığı an televizyondaki gibi görünmediğini fark edersiniz ve çoğu zaman doğru boyutta piliniz bile yoktur. ” s.111
” Dışarısı fazla zor ve korkutucu geldiği zaman içerde kalma dürtüsü ergenleri koza içinde yaşamaya itebilir. Hayatlarındaki çoğu şey hızla değişirken odaları onlar için güvenli bir limandır. ” s.88
Altını çizdiğim onlarca cümle olan bu kitabı ortaokulda çocuğu olanlar başta olmak üzere her ebeveyne tavsiye ediyorum.