Hayat Akıp Giderken

Eylül 26, 2023
119
Views

Eylülün sonu geldi bile, Bodrum’un en güzel zamanları aslında ama  bozulan mevsim dengeleri yüzünden hala alev alev yanıyoruz. Klima ile uyuyorum üç gecedir. Yarı uyur yarı uyanık. Yazdan nefret ediyorum. Kendi odam sıcak diye Eren’in odasında yerde yatıyorum. Sırtım ağrıyor, gözüme güneş geliyor filan. Bir türlü dinlenemiyorum.

Gorilla Tag oynuyorlar. Ne zevk aldıklarını hiç anlayamıyorum.

Çocukların odalarını ayırdık. Yan yana iken daha çok psikolojik terör, laf atma, sataşma oluyor diye. Odalarında bilgisayar olmasın diye direnmiştik bunca yıldır; buraya kadarmış. Pek de zorlanmadılar, Emre’nin hoşuna gitti. Kitap okurken uyuyup kalmıyor, odasına gidiyor. Çocuklar insanı hep şaşırtıyor.

İkisi aynı okulda bu yıl. Servise binip gidiyorlar sabahları, beraber Kevser’de yemek yiyorlar, birlikte dönüyorlar. Çok büyük lüks. Halimiz itten beter keyfimiz paşada yok durumu 🙂

LGS tantanası ufak ufak başlıyor, özel ders ayarlamak gerekecek. Dersane işine hiç girmeyeceğiz. Emre zora gelmemekte kararlı. Soruları kolayca çözmek istiyor; akıl yürütmek, yorum yapmak, soruda bir yanıltıcı var mı kafa yormak vs hiç onun işi değil.

Diyet-spor pek iyi gitmedi, sebat ettiğim sadece yoga, haftada bir saat. Diyeti bozdum, gayet yağlandım, tekrar başlamaya uğraşıyorum. Evi yine dağıttım, büyük L koltuk gitti, yeni koltuk takımı almam lazım. Hep aynı noktadayım sanki, aynı kısır döngüde takılıp kalmışım.

İyi olan belki de tek şey kardeşimle sohbet-muhabbet. Neredeyse gün aşırı haberleşiyoruz. Bana çok iyi geliyor.

Okuyorum bol bol, hayranı çok olan Yarınki Yüzün’ü bitirmek üzereyim ama bana bu çağıl çağıl çağrışım sellerinden gına gelmiş, zar zor bitirdim. ”Kaşını kaldırdığını gördüm, bana gücenmiş gibiydi ama aslında öyle değildi” tarzında uzun uzun paragrafları atladım gitti.

 

Bir gün İmge’de takıldım uzun uzun. Çok sevdiğim bir şey bu. İncirli turta olağanüstüydü. Kitaplar pek tat vermedi.

İzmir’den aldığım sert kapaklı 2 Sait Faik’den biri buydu. Görsel olarak çok özenilmiş. Çocuklar çok sevmedi ama adını duymuş olmaları bile yeterli.

Grimm Masallarından sonra Andersen’e başladık.

Bir süredir akşamları birlikte film izliyoruz. Jumanji serisini bayılarak defalarca izledik. Hızlı ve Öfkeli, Mission Impossible serileri, Tom Cruise’ün oynadığı tüm aksiyon filmleri favorimiz. Young Sheldon’un 1. sezonunu verdi Netflix, hepimiz çok sevdik. İki akşam önce Intouchables’ı izledik. Sevmezler sanmıştım ama özellikle Emre beğendi. Ömer Sy’nin klasik müzik parçalarına yaptığı yorumlara epey güldük (Tom ve Jerry, Bunu biliyorum, Paris Yardım Hattı, lütfen 2 yıl bekleyin). Dün akşam Ninja Kaplumbağalar’ın 2014’de çıkan filmine başladık. Maalesef uyku saatini yarım saat ileri atıyor film izlemek ve sabah uyanmaları zor oluyor.

 

Buralarda durum böyle. Her gün illa ki kafa yoracak bir şey, okuyacak bir kitap, seyredecek bir film, yeni keşfedilmiş şahane klipler var. Ne kadar

şükretsek az.

 

 

 

TÜM YORUMLAR

  • Bir kitabevinde uzun oturmalı seans da ben yapmak istiyorum yeni açılan büyük Penguen’e diktim gözümü. İki gündür kreş kapısı bekliyorum bence de çocuklar çok değişik varlıklar. Ve bütün yaz yerlerde perişan olmuş biri olarak katılıyorum yaz mevsimi berbat birşey ve yaz sevenleri asla anlayamayağım. 🙁

    Huriye Eylül 27, 2023 11:55 am Yanıtla
    • Ah o kitabevi seansları benim en büyük mutluluğum. Buradaki Penguen masa-sandalyeleri kaldırmış; çok üzüldüm.
      Yaşasın kışçılar 🙂

      Aydınlık Yüz Eylül 28, 2023 11:22 am Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir