Geçen hafta cumartesi sabahı İstanbul’a uçtum. Yola çıkmadan önce, pazar günü yapılacak özel fen dersi için ”Feni unutma oğlum” dedim Emre’ye. Yüzüme kocaman gözlerle bakıp ” SENİ NASIL unutabilirim anne?” dedi ve böylece hayatımın en tatlı yanlış anlaşılmasını yaşamış oldum. Söyleyişindeki hayret o kadar güçlüydü ki içim sıcacık oldu ve bir an şu hayatta başımıza ne gelirse gelsin, ne yaşarsak yaşayalım çocuğumla aramdaki bağın hiç değişmeden kalacağını hissettim.
Oysa biliyorum ; bu doğru değil. Ne yazık ki değil ama benim bunlar için üzülmeme daha çok var ve uzun yıllar boyunca anne-oğul aşkının – hem de ikiyle çarpılmış halinin – tadını çıkartacağım.
Dün akşam maç izliyorduk; Galatasaray- Bayern-Münih. Maç bittiğinde çok kısa bir reklam çıktı. ” Reklam arası verdiler” dedim, oysa maç canlı oynanıyordu. Eşim güldü, sonra tekrar maçı gösterdiler, takımlar birbirini kutluyor vs. Aaaa bitmiş maç dedim. Eren , ”Annemde ping var” dedi ki bu internet dilinde ”gecikme” anlamına geliyor. Kendince geç anladığımı söyledi . Üçü birlikte buna uzun uzun güldüler.
Emre, ben yokken kendi kendine 2 tane kitap bitirmiş. Biri Asiye serisinin son kitabı diğeri de Zaman Hırsızı. Büyük bir gelişme.

Dolap uygulamasında diğer iki kitabı 25’er liradan bulunca nasıl sevindim anlatamam. Tek kitap 110 lira!
Emre ile fen bilgisinde kalıtım konusunu çalıştık. Tonguç uzun uzun anlatıyor ve çok şamata yapıyor. Derslike isimli bir yayıncının videosunu buldum. 28 dakikanın 18’ini akşam, 10’unu sabah izledik. Derste öğretmenin yazı yazdırdığını, yazarken konuyu anlamadığını söylüyor. LGS’ye yönelik Fenomen yayınlarının iki kitabından da DNA VE Kaltım derslerinin testlerini çözmüşler ama Emre hepsini kafadan atmış. Yanlışını, doğrusunu bilememiş ve öğretmene de soramamış tabi ki. ”Ben öğretmene soru soran tiplerden değilim” demez mi ? İlk denemesinde sayısalda kötü netler çıkarmasına rağmen – matematik 10 boş, 3 yanlış, 7 doğru, fen 8 doğru 8 yanlış, 2 boş- okulda 19.u olmuş ama eve getirdiği kitapçığa cevapları işaretlememiş ve bilemiyoruz hangisini yanlış yapmış. Çok kolay kopup gidiyor, dikkatini elbette toplayamıyor. Youtube shorts kuşağı bu çocuklar, beyinleri 10-15 saniyelik komik-eğlenceli- şaşırtıcı ”videocuk”lara alışık maalesef. Her hafta hiç boşvermeden hangi derste ne konu işlendi takip edip konuyu beraber gözden geçirmemiz gerekecek. (Ertesi gün bana teşekkür etmeyi de unutmadı sağolsun)
Sesim ne zaman kalınlaşacak, boyum ne zaman uzayacak soruları gün aşırı önümüze geliyor. Öyle çocuklar var ki neredeyse boyları ve kiloları onun 2-3 katı. O yaşlarda kendini özellikle fiziksel olarak başkalarıyla kıyaslamaması da mümkün değil.
Bu mutlu günler için minnettarım, beklentisiz bir anne olmayı başarabildiğim için kendimle gurur duyuyorum. Saçma sapan, rant üzerine kurgulanmış eğitim sisteminde onlar için yapacağımız plan en fazla bu kadar olabilir.
Güzel kitaplar okumaya devam. Yatarken dua okumak, birlikte mandalina- çekirdek keyfi yapmak, film izlemek… Fazlasıyla yeterli ve olağanüstü güzel.
TÜM YORUMLAR
Hayatımda tanıdığım ve örnek alabileceğim nadir anne iyki varsın
Kendinden sonra diyorsun değil mi 🙂 Çocuklarımız çok şanslı. Hatalarımız çok olsa da onları anlamayı ve sevmeyi önceliğimiz yapabildik, ne mutlu bize.
Ne güzel… Öyle akşamlara çok yakın mıyız acaba? Ders çalışma kısmını iple çektiğimi söyleyemem tabi.. 🙈🙈
Çoğunlukla 10 yaş gibi başlıyor bu muhabbetler, sanırım seninki 4-5 yaşlarında 🙂 Biraz daha zaman var ama zaman uçuyor!