Kitap Kulübünde Bu Ay: Harita ve Topraklar

Mayıs 6, 2025
69
Views

Ortalığı karıştıran , ”Kral çıplak !” diye bağıran insanlardan hoşlanıyorum arkadaşlar. Soyadı ”Ulebek” diye okunan bu çirkin, sevimsiz , ırkçı, kadın düşmanı yazarın kitabını okurken bunu bir kez daha anladım. Allah aşkına şu adama bir bakın:) Tamam, yüzünde nur zaten yok ama o saçlar ve duruş ”Hiç umurumda değilsiniz ama paşa paşa benim kitaplarımı okuyacaksınız” demiyor mu?

Ulebek, tipik bir Fransız. Ana-baba bir gaflet anında dünyaya getirdikleri oğlanı önce annaneye sonra babanneye bırakıp arazi oluyorlar. 42 yaşında yayınladığı Temel Parçacıklar ile üne kavuşana kadar da okuyor, yazıyor ve yaşıyor.  Romanın esas adamı Bruno’yu yazarken kendini anlatmış denebilir mi;

”Anneannesiyle dedesini çocuk denecek yaşta kaybedip bir yatılı okula yazdırılan Bruno, orada akranlarınca türlü cinsel, fiziksel, psikolojik zorbalığa maruz kalarak büyür ve cinselliği fetiş düzeyde yaşayan biri olup çıkar. Michel ise kardeşine nazaran daha çekingen bir karaktere sahiptir, ancak onun da aşamadığı varoluşsal buhranları ve cinsel sorunları vardır.”

Boş bir adam değil; sanatın başka dallarında da çalışmaları var. Yaşlılık, ölüm, dostluk gibi kavramlar üzerine ne kadar çok kafa yorduğu hemen anlaşılıyor.

 

Bu kitabı kulübün yaramaz çocuğu Eren’in listesinden seçtik. Yazar hakkında verdiği bilgiler sonrasında farklı bir şey okuma arzusu ile oyumu Ulebek’ten yana kullandım.  Eren hem çok sağlam okur hem de editörlük tarafına hakim. Bir dönem İthaki yayınevi bünyesinde çalışmış. Önerilerini merak ediyordum. Listesini de paylaşayım;

Günlerin Köpüğü

Onca Yoksulluk Varken

Gözleri Tanrıyı Seyrediyordu

Yeryüzünde Bir An İçin Muhteşemiz

Dublinliler

20 kişinin katıldığı toplantı bu ay gayet neşeli ve tartışmalı geçti. Açıkça beğendiğini veya nefret ettiğini söyleyen 2-3 kişi dışında hepimiz, biraz şaşkın biraz kararsızdık. Ulebek berbat bir adam olabilir ama gayet Fransız bir tavırla sapına kadar dürüst. ”Sanat para içindir” diyor mesela. Kendi sanatını da zenginliğe çevirmekten hiç gocunmuyor, fahiş bir rakamla yayınevlerine transfer oluyor, sözleşmelere tüm kitaplarının film yapılması şartını koyuyor . Picasso’yu beğenmediğini, kadınların memesini-kalçasını nasıl önemsediğini, yaşlılığın ne kadar çekilmez olduğunu söyleyiveriyor.

Konusu kısaca şöyle: Jed Martin adındaki kahramanımız Paris’te tek başına yaşıyor. Yaşlı bir babası var; annesi yıllar önce intihar etmiş. Sanat-sepet işleriyle uğraşan Jed’in hayatı, bitirmeye çalıştığı tablolar, resim galerileri, güzel kadınlar, içsel savaşlar ve kaloriferin çalışmaması, tamirci bulamama gibi gündelik dertlerden oluşuyor. Kitap son sayfalarında  polisiye bir tona bürünüyor, hikayeye bir dedektif giriyor vs. Nasıl bittiğini ise hatırlamıyorum çünkü bir merakla hemen aldım ve 3 günde bitirdim – Anlatı akıcı, hiç sıkılmadım- fakat tekrar okuma hevesi duyamadım ve toplantı tarihi gelene kadar da okuduklarımı unuttum 🙂

Arkadaşların dikkat çektiği noktalar ve yaptıkları alıntılar kitaba haksızlık ettiğimi düşündürttü.  Annesini intiharından kısa süre önce gören bir komşu ”Gayet neşeliydi” dediğinde Jed’in yaşadığı sarsıntı, Fransa’nın köylerinde İngiliz kahvaltısı servis edilmesinin saçmalığı, bir zamanlar çamur ve gübre içindeki taşranın bugünlerde yeni nesil kahveciler ve genç bohem sanatçılarla dolmasının tuhaflığı, babasıyla konuşacak bir şey bulamamasının çaresizliği ve sırf o sıkıntıyı dağıtsın diye birkaç saatliğine bir kadın kiralamayı düşünmesi, yine ünlü Fransız yazar Beigbeder’le konuşmaları gibi detayları hatırladıktan sonra tekrar okuma hevesi duydum. (Çağdaş romanlara çok yabancı olduğumuzu da hep beraber fark ettik )

“Ne tuhaf, insandaki kendini ifade etme, dünyada bir iz bırakma ihtiyacının güçlü bir şey olduğunu sanırız; ama genelde yeterli olmaz bu. Asıl işe yarayan, insanları kendilerini aşmaya iten şey hala sadece para kazanma ihtiyacı.” (S.39)

Merak edenler için bir de link bırakayım: (Cümleye tıklayın, açılacak.)

İnsan En Çok Sevdiklerinden Nefret Eder

Gelecek ayın listesi de bizi çok heyecanlandırdı. Sırdaş Trompet, Buradan Gördüğümüz Kadarıyla, Hüznün Fiziği, Afrikalı Leo gibi iştah uyandıran kitapların yer aldığı listede en çok oyu Hüznün Fiziği aldı.

İyi ki kitaplar ve kitap kurtları var.

 

 

Kategori:
Günlük · Kitap Yorumu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir