Yakın İlişkiler Dansı, Harriet Lerner, Yorum

Temmuz 29, 2025
6
Views

Türk okurların epeyce sevdiği Harriet’in birkaç kitabını okudum ama Öfke Dansı her zaman gönlümün şampiyonu . Blogda aradığımda gözlerime inanamadım;  okuyalı tam 11 yıl olmuş! Yazının başlığını bile Bir Kitap Okudum Hayatım Değişti koymuşum 🙂 Beni o kadar etkilemişti ki neredeyse bütün arkadaşlarıma hediye etmiştim.

Bu alıntının yapıldığı kitap ”Neden Özür Dilemiyorsun?” Türkçe basılmış, geçenlerde İmge’de denk gelip aldım.

Yakın İlişkiler Dansı kitabını da sevdim ve epey bir yerin altını çizdim ancak çeviri kötü. Google çevirmiş gibi diyemem yine de kuru, tatsız bir dil var ve bazı cümlelerin ruhu kaybolmuş gibi hissettim. Daha iyi bir çeviri ve editörlükle çok daha çarpıcı olabilirdi.

Bu kitaptan bana 2 önemli farkındalık kaldı:

  1. İlişki sorunlarını çözmek için kendinden vazgeçmek işe yaramaz. İki taraf da kendi benliğine, arzularına, yaşamdaki hedeflerine odaklanmalıdır.
  2. Birçoğumuzun yaptığı aşırı fedakarlık, etrafımızdaki  insanların dertlerine fazlaca odaklanmak, sorun çözücü olmak (Yazar buna ‘aşırı işlevsellik’ demiş) ne yazık ki kendimizi tüketmekten başka bir şeye yaramıyor.

Alıntılarım da bu iki mesele ile ilgili:

”Yeni başlayanlar için yakınlık, bir ilişkide kendimiz olabileceğimiz ve karşımızdaki insanın da aynısını yapmasına izin verebileceğimiz anlamına gelir. Kendimiz olmak ise bizim için önemli olan şeylerle ilgili açıkça konuşabilmek ve ilişkide neyin kabul edilebilir olduğunu netleştirmek demektir. ”

”Yakın bir ilişki iki tarafında sessiz kalmadığı, kendini feda ya da kendine ihanet etmediği ilişkidir.” s.9

” Aile üyeleri arasındaki mesafe ve kopuşların duygudan, sevgiden ya da ilgiden yoksunlukla hiçbir ilgisi yoktur. Uzaklık ve kopuş yalnızca kaygıyı yönetme biçimleridir. ” s.71

” Erkekler ‘biri’ olmak kadınlar ‘birini’ bulmak zorundadır.  S.11

” İlk ailemizde net ve tamamlanmış bir benlik geliştiremediysek başkasıyla birlikte olmanın bizi yutmasından korkarız. Mesafe-kavga arayarak birlikteliğin yarattığı bu kaygıyı hafifletmeye çalışırız.”s.61

 

”Çiftler ilişkilerine odaklandıkça ve önceliği ilişkiye verdikçe çelişkili bir biçimde yakınlık kurmaları daha zor olur. Gerçek yakınlık kovalamakla / talep etmekle değil her iki taraf da kendi benlikleri üzerinde sürekli olarak çalıştığında elde edilir. Benlik üzerinde çalışmak nedir? İnançlarını, değerlerini ve yaşamsal hedeflerini netleştirmektir. ” s.77

” Tepkiselliğimizi azaltmak yeniden bağlanmak ve ilişkiyle ilgili önemli konularda nerede durduğumuzu tanımlamak için daha fazla çaba sarf etmemiz anlamına gelir ama ötekine değil, benliğimize odaklanarak.” s.95

” Yoğunluğa daha fazla yoğunlukla, tepkiselliğe daha fazla tepkiyle karşılık vermek yalnızca bir şeyleri daha da kızıştırır.” s.103

” Değişim; ciddi bir hazırlık, planlama, pratik ve bazen de profesyonel yardım gerektirir.” s.109

”Endişe, bir aileye hakim olduğunda terapiye üç şekilde gelinir:

  1. Çocuğa odaklanma: Çocukta bir sorun vardır
  2. Kavga-Uzaklaşma: Sorun evliliktir
  3. Şikayetçi olunan bir eş: Eşlerden birinin bağımlılığı/ yetersizliği vardır.” s.59

Zurnanın Zırt Dediği Yer: Aşırı İşlevsellik! 

” Aşırı işlevsellik ilk ailemizdeki deneyimlerimizden doğan ve geçmiş nesillerde derin kökleri olan bir kaygı yönetme biçimidir. Bizi ve ilişkilerimizi inanılmaz ölçüde çıkmaza sokabilir. Aşırı işlevseller genellikle ilk çocuklardır. ”İyi” göründükleri için ihtiyaç ve problemleri kendileri tarafından bile görmezden gelinir. Kronik olarak aşırı işlev görmüş birinin yavaşlaması için ağır bir hastalık gerekebilir.” s.113

” Aşırı işlevsel olmak her açıdan moral bozucu, tüketici, öfkelendirici ve bıkkınlık vericidir.” s.122 (Koskoca Lerner diyor bunları, dikkate alalım)

” Bir başkası için neyin en iyi olduğunu bilmemiz mümkün değildir. (Linda terapinin başında bu yönde ilerleyemiyordu çünkü fazla işlevsel olan herkes gibi annesinin ve kardeşinin yardıma ihtiyacı olduğuna ve onlar için gerekli cevaplara sahip olduğuna inanıyordu.) Kurtarma, tamir etme, önerilerde bulunma gibi aşırı işlevsel şeyler yapmadan empatiyle dinlemek ve ilgimizi korumak yeterlidir.” s.129

 

 

Sadece bu ”aşırı işlevsellik” meselesi için bile okunabilecek, ufkumuzu genişletecek bir kitap arkadaşlar. Tavsiye ediyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir