Çift terapisi alanında çalışan Gülcan Hanım’ı yıllardır takip ederim. Kitaplarını almadım çünkü ”Kitabın özeti sayılacak her şey internette var” diye düşünüyordum ancak uzun yolda olduğum bir gün Mirgün Cabas’la yaptıkları 1 saatlik yayını dinleyince düşüncemin hatalı olduğunu anlayıp İmge’den alıverdim. Neredeyse her sayfasını çize çize okudum ve çok faydalandım.
Gülcan Hoca, elbette çok yeni bir şey söylemiyor; kadın-erkek ilişkisi hakkında konuşulmayan bir şey kaldı mı ki? Belki de bu kadar çok verinin, konuşmanın, aforizmanın uçuştuğu bir ortamda binlerce çift görmüş birinin sahici şeyler söylemesi ve ortalığın tozunu alıp önümüze derli toplu bir kitap koyması herkese çok iyi gelmiştir. (Kitap çok satanlar arasına girmiş)
Bu yazıda olsun istediğim çok fazla alıntı var ama hem etik olmaz hem yerimiz yetmez. Bana en çok dokunanları paylaşacağım.
‘‘ Elimde sihirli bir değnek olsa ve tek hakkın var dense, romantik ilişkilerden hoyratlığı/ kabalığı çıkarırım. İlla ki ”Günaydın” demeyi, ”Nasılsın” diye sormayı, saçını okşamayı, gözünün içine bakmayı, gülümsemeyi eklerim. ” s.79
” Evliliği yarı açık cezaevi olarak gören erkekler, evliliğin gardiyanı kadınlar ve boşanmanın bir ihtimal olarak hep bir yerde durması. Bugünün açmazları bunlar s.101
”Peki, ne yapılır evlilikte? Aldatılmaz, dövülmez, sövülmez. Bunları biliyoruz ama işin incelikler kısmını yeterince bilmiyoruz. Mesela aradan uzun zaman geçse de iki kişi birbirine temiz, hoş ve şık görünmeye çalışıyor mu? Birbirinin yanında gaz çıkarmaktan, geğirmekten kaçınıyorlar mı?Nasılsın diye soruyorlar mı? Cevabı dinliyorlar mı? Birbirleriyle flört ediyorlar mı?
”Değişim düğmemiz içeridedir ve bizden başka kimse ona basamaz. Sevgi o düğmeye basmaya yardım edebilir, hepsi bu. ” s.133
”İstek ve ihtiyaç birbirine karıştırılmamalı. Partnerimiz yokken de güvende ve değerli hissetmiyorsak ona istek değil ihtiyaç üzerinden yaklaşıyor olabiliriz. Çocukluktan gelen ihtiyaçlarını kendi bütçenle karşılamak zorundasın. s.135
”İletişim kelimesinin sihrine kapılmadan içeriğe yoğunlaşın. Romantik ilişkilerdeki sorunların çoğunun iletişimi düzelterek düzelmeyeceğini bilin.” s.192
” Her ilişkinin iki kahramanı olur ve ikisi beraber bir sahnede rol alırlar. Sahnede iyisiyle kötüsüyle bir sürü replik söylenir. Bir oyun vardır ortada, senaryo vardır. İlişki de oradadır; kahramanların karşısındaki koltukta oturur ve onları seyreder ama kahramanlar oturup onu seyretmez. Ona başka şeyler yaparlar; biri kalkar tekme atar, biri kalkar yumruk atar. İlişkiyi yara bere içinde bırakırlar. İlişki içgörüsü bu yumruk ve tekmelerin o üçüncü kişiyi ne kadar acıtacağını, ona ne kadar zarar vereceğini bilmektir. İlişkiye verdiğin zararı tartabilmektir. Zararı bilmek önemli, zira sağladığın yararı zaten biliyorsundur. Önemli olan zarar bilgisidir ama emin ol, çok zor bir bilgidir bu.”s.194

İlişkiye verilen zararı temsilen bu resmi koyuyorum 🙁
” Çiftlerin ”gerekçelendirme” diye bir hastalığı var. Sana bağırdım ama, kırıcı konuştum ama, hakaret ettim ama, bir sor bakalım neden yaptım? Hareketini gerekçelendirdiğinde içgörü sahibi sayılmazsın. Gerekçeye girmemek gerek. Bunun yerine insan, ” Verdiğim zarar nedir? ” diye düşünmeli çünkü zararın domino taşı etkisi vardır; bir taş öbürünü , öbürü diğerini itekler. Sen küsüyorsun, sen küstüğün için karşındaki geriliyor, gerildikçe bıdı bıdı ediyor, o bıdı bıdı edince sen daha çok küsüyorsun. Böyle gittikçe ilişki zarar görür. ” s.195 (Offf, ne kadar tanıdık . Çıldıracağım.)
” İlişki, üçüncü tekil şahıstır. Onun kendine göre özellikleri vardır. Daha kontrollüdür, statükocudur. Tekrarlara ihtiyacı vardır. Güvende hissetmeye ihtiyacı vardır. İncinen, kırılan, hayal kırıklığı yaşanan yerlerde tepinilmemesine ihtiyacı vardır. Hafızası güçlüdür. Yenilenebilir. Sürmesi çok önemsenir. Neşe kaybetme performansı yüksektir. Beslenmek zorundadır. ” s.196
”Ebeveyn olduktan sonra babanın en büyük görevinin anneye, annelik dışında da var olan pozisyonlarını hatırlatması olduğunu düşünüyorum. ” s.223
” Boşanma bir ebeveynlik sınavıdır. Zordur. Çocuğunuzun diğer ebeveyni, eski eşiniz, itibarını korumakla mükellef olduğunuz kişidir. Ömürlük bir koruma kalkanı vardır ortada, bir çocuğun ana-babası olmak böyledir. Hesap görme şansınız yoktur ancak öte dünyaya havale edilebilecek bir konudur bu.” s.235
Severek ve şaşırarak – özellikle ilişkinin 3. bir varlık olarak ele alınmasına ve çocuklukta karşılanmamış ihtiyaçlar üzerinden bir araya gelmenin genellikle yürümemesine- okudum. 10 üzerinden 10 arkadaşlar. Tavsiye ederim.