Geçmiş geçti,bitti..Ne güzel bir mesaj. |
Gezdiğim gördüğüm yerleri 3-4 yazı ile ancak anlatabileceğimi fark edince önce, taze taze genel izlenimlerimi yazayım dedim. Benim durumumu farklılaştıran en önemli unsur orada yaklaşık 20 yıldır yaşayan bir kızkardeşim olması. Ne kadar olumsuz şey yaşarsam yaşayayım, 36 yıldır öyle ya da böyle beraber olduğum kardeşimle, sadece doya doya sohbet etmek için bile gidebilirim ama bir turist olarak Avrupa’da ilk gideceğim yer olmazdı. Neden mi?
Berlin’in Genel Havası: Bir kere haziran-temmuz-ağustos aylarında değilseniz yanınızda mutlaka kalın bir polar ceket, bere ve sağlam botlar bulundurmak gerekiyor. Mayıs ortası olmasına rağmen bir haftamın üç gününü kışlık kaban ve yeğenimin çizmeleri ile geçirdim. Hava her an soğuyabilir, yağmur zaten sıradan.
2016 mayıs itibariyle Berlin bayağı bir şantiye havasındaydı. Bütün tarihi binalarda restorasyon vardı. Adamlar eskiyi onarmaya, orjinal dokuyu korumaya meraklı olunca böyle oluyor tabi. Öyle çirkin rezidanslar, blok blok apartmanlar, ruhsuz yapılar görmedim. Hele ki sokak aralarında balkonları çiçeklerle dolu harika daireler, müstakil çok sevimli evler var. Gözüm gönlüm açıldı.
Alman halkının genelini bilemem ama misafirperver olmadıklarını rahatça söyleyebilirim. Özellikle bazıları yüzünüze dik dik ve sevimsiz bakıyor. Asık suratlılar ve nasıl desem ”Ne kokar, ne bulaşır” bir havaları var.
Berlin’de Yeme-İçme, Alışveriş: Bir Türk’ün çok lezzetli ya da ilginç bulacağı bir Alman mutfağı yok. Gene gidip hamburger ya da pizza yiyorsunuz. Öbür türlü fiyatlar korkunç. 1 euro neredeyse 3.5 Türk lirası olunca hesap baya kabarık geliyor. Örnek vermek gerekirse Berlin’in en şık sokaklarından birinde bulunan Türk restoranında meze tabağı, çöp şiş, 2 çorba, 1-2 içeceğe ödediğimiz para 68 euro.
Türk restoranı hariç girdiğimiz birkaç yerde hizmet anlayışı sıfırdı. Müşteri değilsiniz de sanki size lütuf yapıyorlarmış gibi bir tavır var. Güler yüz filan zaten hayal. Bir pizzayı ikiye bölüp iki ayrı servis açtılar diye fazladan 1 euro yazmışlardı mesela.
Yemek dışında pek alışverişimiz olmadı. Birkaç magnet vs aldım. Onların kaliteli olanları da 5-6 eurodan başlıyor. Zara’nın Kudam meydanındaki mağazasına girdim sadece. Ülkemiz giyim kuşam açısından Berlin’in fersah fersah ilerisinde. Tekstil, tabak-çanak zaten hiç bakmadım.
Metro ağı |
Berlin’de Yol Bulmak: Bu da hiç kolay değil. Metro inanılmaz gelişmiş, sahiden örümcek ağı gibi tüm şehri sarıyor ama en azından temel noktaları, büyük istasyonları bilmeden gideceğin durağı bulmak çok olası değil. Yanımda 20 yıldır oralı olan kardeşim olduğu halde bir-iki yerde biz bile takıldık, sorduk ki yoldan geçen herkese soru soramayacağınızı anlamışsınızdır sanırım.
Tüm toplu taşıma araçlarında kullanabileceğiniz bir günlük bilet 7 euro. Tek yön 2.70.
Berlin’in genel kültürünüze katkısı: Aklımda ne kaldı? En çok şuna hayran oldum, Alman hükümeti nazilerin yaptığı katliamı ve 2. dünya savaşı travmalarını bile ustalıkla atlatmış, gizlemeden, saklamadan olduğu gibi anlatmış o kapkara dönemi. üstüne üstlük her şeyi paraya çevirmeyi bilmiş.(Yıkılan Berlin duvarının minik parçaları bile satışa sunulmuş).
Kendi tarihlerine, ülkelerine duydukları saygı, gezmek için gelenlere her fırsatta yaptıkları tanıtım çok başarılı. Şu anda aktif olarak kullanılan parlamento binasını bile dev bir cam kubbe yaparak turistlere açmalarına, meclisin bazı oturumlarını izleme şansı vererek ”şeffaflık” algısını pekiştirmelerine bayıldım.
Alman halkının kuralcılığı bir efsanedir. Sahiden de küçük bir çocuğu, yere düşen bir kağıdı kaldırıp çöpe atmaları için uyaran birini gözlerimle gördüm. O koca koca caddeler , sokaklar tertemiz. Bir sürü köpek olmasına rağmen köpek dışkısına da rastlamadım. Toplu taşıma araçlarında mızmızlanan, sesi duyulan tek çocuk yok.
Müzeler adası olarak anılan bölgeye bu sefer ben gitmedim. Bergama Müzesi, teknik müze gibi bir kaç yapıdan oluşan bu adayı gidenler çok beğeniyormuş.
Dönüş yolculuğumda yaşadığım zincirleme sıkıntılar (uçağı kaçırmam, fahiş fiyata yeni bilet almam, almadığım başka bir biletin kredi kartıma yansımış olması) sebebiyle mi bilemiyorum nedense çok da gitmeye değer diyemiyorum Berlin için.
Belki başka Avrupa şehirleri görürsem fikrim değişir, kıyas yapamıyorum ; İtalya’nın çok daha pahalı olduğunu söylüyorlar mesela. Yurtdışı tecrübemin olmaması ayrı bir olumsuzluk, cep telefonumun uluslararası dolaşımını bile açamadım , Türkiye’de saatimi ileri almayı akıl edemedim vs. İnsan bir şeyi ne kadar çok yaparsa o kadar ustalaşıyor yani gezmeye devam 🙂