Kayıp Tanrılar Ülkesi, Ahmet Ümit

Ekim 22, 2021
268
Views

Kitaba bayılmadım, mitoloji ile ilgili kısımları atladım, yine de üç günde okuyup bitirdim. Sürükleyici miydi? Bence kurgu biraz uçuktu , cinayetler fazlaca abartılı işlenmişti, Ahmet Ümit film senaryosu gibi düşünerek yazmış belki de..

Evimizde mitoloji ile ilgili birkaç kitap var; oğlanlar beklemediğim bir şekilde mitolojik hikayeleri pek sevdiler ama elimizdeki kitaplar oldukça basit ve anlaşılır; İmge’de karıştırdıklarım ise o kadar karmaşık ki sadece isimleri akılda tutmak bile bir iş. Ben olsam bu isimleri Türkçeleştirerek yazardım. Phaeton değil de Fayton mesela. Kelimeler o kadar yabancı geliyor ki ne okuduğumu anlayamıyorum.

Bizdeki 3 kitap şunlar:

En güzeli bu, çok sade anlatmış Orkan Sezer, 13 yaşında yazmış, resimleri de o çizmiş, ara ara açıp okuyoruz.
Bu da fena değil, oyunlar ve el becerileri kısmı dikkatlerini çekmedi ama anlatımı güzel, sade.
Çocuklara mitolojiyi sevdiren kitap bu oldu başlangıçta. Yunan-Roma dönemini okurken öyle hoşumuza gitti ki öyküler diğer kitapları da aldık.
Aldım ama hiç ilgilerini çekmedi maalesef.

Mitoloji hakkında az-çok bir şeyler öğrenmem çocuklar sayesinde oldu özetle ama Ahmet Ümit konuları o kadar ağdalı, o kadar uzatarak-sündürerek anlatmış ki içime fenalıklar geldi. Mitoloji kısmı aşırı süslü, dramatik geldi. 100 sayfa bile sürmeyecek bir kitap 500 sayfa; oradan pay biçin.

Berlin’de başlayan bir hikaye var elimizde. Türk komiser Yıldız ve Alman yardımcısı Tobias karakterleri gerçekçi kurgulanmıştı ; tabi ki bir erkek yazarın gözünden anlatıldığı için bekar anne olmasına rağmen Yıldız hanım gayet serbest, kafasına göre takılıyor, sabahlara kadar katil kovalıyor. Çocuğuna dede bakıyor.

Bergama’yı hiç görmemiş olmaktan üzüntü duydum. (Kapadokya’yı bile 41 yaşında gördüm ya gerçi.) Bergama’da ki Zeus Tapınağı eserde oldukça önemli bir yer tutuyor. Öldürülen genç ressam bir Türk ve ailesi birkaç kuşaktır antik kentin kazılarında çalışıyor. Cinayette çok belirgin mitolojik detaylar var. Yıldız ve Tobias ipuçlarının peşine düşerek oradan oraya savruluyor ve öykü olması gerektiği gibi Türkiye’de sonlanıyor. Başkomiser Nevzat, bu kısımda birazcık görünüyor, son 20-30 sayfada.

Başlangıçta Nazilerden şüpheleniyorlar ve yabancı düşmanlığı meselesinden bahsediliyor; Almanya’da evleri yakılan, öldürülen Türklerle ilgili epeyce bilgi veriliyor.

Tapınağın Almanya’ya nasıl kaçırıldığı da anlatılıyor. Hatta okuduğum yazılardan birinde Ahmet Ümit’in bu hırsızlığı adeta övdüğü söylenerek eleştirilmiş . Tapınağın Bergama’ya iadesi için İzmir Belediyesi’nin girişimleri olmuş . Valla dostlar ülke o kadar uzun zamandır öyle saçma sapan, kederli, karamsar bir atmosfere sahip ki bunları okurken şöyle bir şaşırdım.

Şahsi fikrim kültürel, tarihi, sanatsal herhangi bir eserin ülkemizde olmaması gerektiği; birebir taklitleri olsun, biz onlara baksak yeter. Maslow’un ihtiyaçlar piramidinde en alttaki basamağın üstüne bir türlü çıkmayan milyonlarca insanla dolu şu güzel coğrafyada nemize gerek binlerce yıllık tapınaklar, sütunlar..

Eline sağlık Ahmet Ümit, neticede ciddi bir emek vererek yazılmış , kafa yorulmuş bir roman var ortada. Bir İstanbul Hatırası değil ama olsun 🙂

Kategori:
Günlük

TÜM YORUMLAR

  • Merhaba,
    İlgini çekebileceğini düşündüm şimdi.Aslı Eti’nin yazarak iyileş adlı bir yazma programına katılıcam.instagramın varsa aslı eti diye aratıp bakabilirsin.Selamlar🙂

    Gul Ekim 22, 2021 8:52 pm Yanıtla
  • Ben sadece Beyoğlunun En Güzel Abisi’ni okumuştum Ahmet Ümit’ten, ve sevmiştim ama şimdi burada gördüğüm kitaba bi temkinli yaklaştım. Çok fazla mitoloji hakkında yabancı kitap okudum. Biraz doydum sanırım.

    Huriye Ekim 22, 2021 10:59 pm Yanıtla
    • Öyle mi? Çok beğendiğin oldu mu ? Mitoloji bizim evde ilgi çekiyor.

      Aydınlık Yüz Kasım 5, 2021 11:33 am Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir