Sadece 100 sayfa ve altı hikaye. Her biri ayrı ayrı yüreğime dokundu, sardı sarmaladı, kah gülümsetti kah hüzünlendirdi. Mustafa Çiftçi’nin diğer hikayelerini merak ettim. Almalı, okumalı.. Şükürler olsun , şu uyuz mu uyuz gündeme inat edebiyatla, sinemayla, yazıyla, resimle mutlu olabiliyoruz.
Ne tatlı, ne güzel yazmış yazar:
” Onlar anlamasa da ben anlardım ve bilirdim ki benim suyuma Aslı diye bir mürekkep damlamıştır.” s.15
” Kahvaltıda ne yedim? Çay içtim mi? O gün akşama kadar Aslı namına ne varsa gönül sandığımdan çıkarıp seyrettim.” s.17
” O bakış ne kadar sürdü bilmiyorum ama anladım ki benim 25 yıllık ömrüm yalan, o bir anlık bakış essah imiş.” s.18
” İşte o gün babam bin defa daha baba oldu gözümde. Uzun işler kısa oldu. Zor işler kolay oldu. Konuşanlar sustu. Susanlar konuştu. İki aile de anlaştı.” s.21
” Her şeyi: Neye gülünüp neye gülünmeyeceğini bile babama bakarak öğreniyordum. Babam güldü diye ben de gülüyordum.” s.24
” İfakat, uzaktan toz bulutu görüp de merak eden şoförler gibi lafın ardını beklemeye başladı.” s.67
” Tamam tamam uzatma. İtin kavurga yediği gibi havul huvul her lafı oyuncak ediyorsun.” s.69
Babaya duyulan özlem, sevgi, saygı, korku neredeyse her hikayede yer almış. Yazarın iç dünyasının merkezinde babası var gibi, dikkat çekici bir nokta.
Arka kapakta yazdığı gibi yazarın yeryüzüne iyilikle bakan masalsı bir dünyası var belki.. Taşranın ağrıları, hevesleri, sevdalarını öyle güzel, öyle içerden anlatmış ki.. Alıntıladığım üç-beş cümleyi hikayelerin içinde okumanızı isterim.
Bugüne kadar keşfedemediğim saklı bir hazine buldum özetle. Bu kadar hayhuyun içinde unutmak istemedim, bir köşecikte beklesin, arada açar okurum, her defasında yeniden şaşırırım. Nasıl yazılıyor bu güzel cümleler diye sevinçli bir hayretle gülümserim..
TÜM YORUMLAR
Ne güzel alıntılar var, kitabı çok merak ettim. Listeme alıyorum. Diziyi zamansızlıktan izleyemedim ama kitap kalp ben. 🙂
Evet gerçekten sıcacık bir kitap , denk geldiğime mutlu oldum